Türkiye’de Bilişim Hukuku ve Uygulamaları
Bilişim Hukuku teknolojinin gelişmesine paralel olarak hızla güncellenmesi gereken bir alandır. Bilişim Hukuku alanında değerlendirme yaparken olaya Ceza Hukuku açısından ve Genel Hukuk kuralları açısından bakmak, eleştiri ve önerileri bu doğrultuda vermek mantıklı olacaktır. Zira Ceza Hukuku bakımından kavramlar farklı olduğu için öneri ve eleştirilerin farklı olacağından sağlıklı olan değerlendirme iki açıdan bakılarak yapılan değerlendirme olacaktır.
CEZA HUKUKU AÇISINDAN
Teknolojini gelişmesine paralel olarak suçların unsurları da oluş şekli de değişmektedir. Ceza Kanununun ana mantığı olan “Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi” gereğince ceza kanunlarında açıkça tanımlanmayan eylemlerden dolayı kişiler cezalandırılamaz. Bu sebeple suçluların cezalandırılması için teknolojinin değişimine göre kanunların ivedi bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Oysa ülkemizde teknolojik gelişmelere paralel olarak kanun güncellemeleri yapılmamaktadır. Bilişim Hukuku’na yönelik çıkan kanunlar şu anda oldukça az ve yetersizdir. Tabiki bu kanunların oluşmamasında gerek mecliste gerekse kanunların hazırlık aşamasındaki ekiplerde yeterli derecede bilişim teknolojilerine ait uzmanlarla çalışılmaması da bu kanunların çıkmamasında bir etkindir. Uygulama da düşündüğümüzde bilişim hukukunun ceza kısmına ilişkin ayrı bir kanun olmamakla birlikte sadece ceza kanunları içerisinde çeşitli düzenlemeler vardır. Bu düzenlemeler öncelikle hırsızlık ve dolandırıcılığın bilişim sistemleri üzerinden işlenmesi dolayısıyla kanuna eklenmiş sonrasında ise kanun içerisinde ayrıca Bilişim Alanında Suçlar başlığı altında ceza tanımlamaları yapılmıştır. Bilişim Alanında Suçlar Başlığı altında 4 madde düzenlenmiş olup bunlar TCK’nın 243 v.d maddelerinde geçmektedir. Bu maddelerden TCK 246 maddesinde ise ilk maddenin tüzel kişilere haksız menfaat sağlaması durumunu açıklamaktadır. Bu da ceza kanunumuzda Bilişim Suçlarına ilişkin toplamda 5 madde olduğunu açıkça göstermektedir. Oysa gelişen teknolojik gelişmeler dolayısıyla bilişim suçları alanında ayrıntılı hükümlerin olduğu bir bölümün kanunda yer alması daha uygun olacaktır. Her ne kadar kanunda bu maddeler yer alsa bile bu maddelerin uygulanması da oldukça zordur. Bilişim Sistemlerine zarar veren kişilerin tespiti ve yakalanması oldukça zorlaşmıştır. Bu alanda Emniyet Birimleri içerisindeki “Bilişim” alanında çalışan kadrolar genişletilmeli ve bu kadrolar daha ciddi eğitimlere tabi tutulmalıdır.
GENEL HUKUK KURALLARI AÇISINDAN
Bilişim sistemleri üzerinden birçok suç işlenebilmekte fakat birçoğu kanunlarda yer almadığı için uygulanamamaktadır. Daha önceki yazımızda belirttiğimiz çocuk pornosu ve müstehcenlik kavramlarına aykırı yayın yapan web sitelerini cezalandırma konusunda da maalesef ki kanunlarımız yetersiz kalmaktadır. Çeşitli programlar sayesinde bu sitelere erişim oldukça kolaydır. Yasa dışı içerik barındıran birçok siteye erişim oldukça kolay şekilde sağlanabilmektedir. Ceza kanunu uyarınca yurtdışından yayın yapan site sahipleri ülkemizde cezalandırılamamaktadır. Oysa bu sitelere erişimin tamamen engellenmesi ve bu siteleri erişimi sağlayan ayarlarında ekarte edilmesi için uygun çözümün bulunması gerekmektedir.
Bilişim Hukuku açısından önemli bir sorun da Sosyal Medya’nın gelişmesi ile yaşanmaya başlamıştır. Özellikle sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda hakaret ve suç unsuru teşkil eden birçok içerik bulunmasına rağmen ceza verilmezken bazen de basit bir eleştiri bile ceza alabilmektedir. Bu alanların kanunlarla açık bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. 2007 senesinde çıkarılan İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, Bilişim Hukuku açısından gelişimin başlayacağının habercisi olduğu düşünülse de bu kanundan sonra çıkan kanun ve yönetmeliklerde bilişim hukukuna dair çok ciddi değişiklikler yapılmamıştır.
Sosyal Medya üzerinden hemen hemen her gün hakaret, tehdit, alenen sövme, fotoğrafların izinsiz yayınlanması gibi suçlar işlense de bunlara karşı yapılacak şikâyetlerde bile şahıslara çoğu zaman ulaşılamamakta, internet sitelerinden bilgi alınması gerektiğinden Türkiye’de merkez ofisi olmayan çoğu web sitesinde işlenen bu tür eylemler cezasız kalmaktadır.
Sonuç olarak Bilişim Hukuku, hala hukukun karanlık çağlarını yaşamaktadır. Bilişim Hukuku alnında çok ciddi boşluklar bulunmaktadır. Teknolojik gelişmelerin sıkı takip edilerek, bilişim sistemleri ve bilişim teknolojilerinde uzman kişilerce ve hukukçularda birlikte kanunlar yeniden düzenlenmeli. Yayınların tedbiren durdurulması, bilişim sistemlerinin bozulması, kopya içeriğin tespiti ve tazminata hükmedilmesi gibi birçok konuda ayrıntılı düzenleme yapılması ve gelişimin takip edilerek bu düzenlemelerinde değişime paralel olarak düzenlenmesi gerekmektedir.