Ayıp İhbarı Hakkında Önemli Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/7350
K. 2011/8228
T. 20.6.2011
• TESLİM EDİLEN KLİMA BEDELİNİN TAHSİLİ ( Ayıp İhbarının Yapılması Herhangi Bir Şekle Bağlı Tutulmamış İse de Uyuşmazlık Halinde Yasada Öngörülen Sürelerde ve Anılan 20/3. Md. de Öngörülen Şekilde Yapılmış Olduğunun Usulen Kanıtlanması Gerektiği )
• AYIP İHBARI ( Yapılması Herhangi Bir Şekle Bağlı Tutulmamış İse de Uyuşmazlık Halinde Yasada Öngörülen Sürelerde ve Anılan 20/3. Md. de Öngörülen Şekilde Yapılmış Olduğunun Usulen Kanıtlanması Gerektiği )
• İSPAT KOŞULU ( Ayıp İhbarının Yapılması Herhangi Bir Şekle Bağlı Tutulmamış İse de Uyuşmazlık Halinde Yasada Öngörülen Sürelerde ve Anılan 20/3. Md. de Öngörülen Şekilde Yapılmış Olduğunun Usulen Kanıtlanması Gerektiği )
6762/m.20/3,25
ÖZET : Dava, davalıya satılıp teslim edilen klima bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Satım konusu malın, davalıya teslim edildiği ve T.T.K.nun 25. maddesinde öngörülen süreler içerisinde aynı yasanın 20/3. maddesinde belirtilen usulle yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayıp ihbarının yapılması herhangi bir şekle bağlı tutulmamış ise de, uyuşmazlık halinde yasada öngörülen sürelerde ve anılan 20/3. maddesinde öngörülen şekilde yapılmış olduğunun usulen kanıtlanması gerekir. Diğer bir anlatımla bu yön ispat koşuludur. Bu hususlar gözetilemeden mahkemece sadece davalı tarafından gösterilen tanık beyanlarına itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükümün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, davalıya satılıp teslim edilen klima bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalı, davanın reddini istemiştir.
Davanın reddine dair verilen karar, Dairemizin 2009/7518 Esas, 2010/5570 karar, 6.5.2010 tarihli ilamı ile “…davacı ve davalı tarafın tacir olduğu ve aralarında alım satıma konu işlemle ticari satım ilişkisi oluştuğu tartışmasızdır. Bu durumda ayıp ihbarının T.T.K.nun 25. maddesinde belirtilen sürelerde yapılması gerekmektedir. Mahkemece bu hüküm uyarınca ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerekirken davaya konu işlemin ticari satım olmadığı yönünde yanılgılı gerekçelerle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyulmuş, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının araştırılmasında dinlenen davalının tanık beyanlarına itibar edilerek, ayıp ihbarının süresinde yapıldığından bahisle hüküm kurulmuş, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Satım konusu malın, davalıya 24.5.2006 tarihinde teslim edildiği, 21.7.2006 tarihine kadar T.T.K.nun 25. maddesinde öngörülen süreler içerisinde aynı yasanın 20/3. maddesinde belirtilen usulle yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayıp ihbarının yapılması herhangi bir şekle bağlı tutulmamış ise de, uyuşmazlık halinde yasada öngörülen sürelerde ve anılan 20/3. maddesinde öngörülen şekilde yapılmış olduğunun usulen kanıtlanması gerekir. Diğer bir anlatımla bu yön ispat koşuludur. Bu hususlar gözetilemeden mahkemece sadece davalı tarafından gösterilen tanık beyanlarına itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle hükümün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istenmesi halinde iadesine, 20.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2008/3-212
K. 2008/234
T. 5.3.2008
• ALACAK TALEBİ ( Motorun Ruhsata Uygun Olup Olmadığına Dair Ayıp Ancak Uzman Bir Kişinin İncelemesi Sonucunda Anlaşılabileceği )
• BİLİRKİŞİ RAPORU ( Davacı Uzman Makine Mühendisleri Odasından Aldığı Rapor Üzerine Hemen Ayıp İhbarında Bulunarak Akdin Feshi İle Verdiklerini İstediğine Göre Davanın Kabulü Gerektiği – Motorsiklete İlişkin Alacak Talebi )
• MOTORUN RUHSATA UYGUN OLUP OLMADIĞI ( Dair Ayıp Ancak Uzman Bir Kişinin İncelemesi Sonucunda Anlaşılabileceği )
• AYIP İHBARI ( Davacı Uzman Makine Mühendisleri Odasından Aldığı Rapor Üzerine Hemen Ayıp İhbarında Bulunarak Akdin Feshi İle Verdiklerini İstediğine Göre Davanın Kabulü Gerektiği – Motorsiklete İlişkin Alacak Talebi )
1086/m.275
ÖZET : Dava alacak talebidir. Somut olayda, satım ‘konusu mal’ motorsiklettir. Bu tür maldaki motorun ruhsata uygun olup olmadığına dair ayıp ancak uzman bir kişinin incelemesi sonucunda anlaşılabilecek fen ve ihtisasa ilişkin bir konudur. Davacı da uzman makine mühendisleri odasından aldığı rapor üzerine hemen ayıp ihbarında bulunarak akdin feshi ile verdiklerini istediğine göre davanın kabulü gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki “Alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bandırma Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 25.04.2006 gün ve 2005/1677 E.,2006/400 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 14.12.2006 gün ve 16335-17600 sayılı ilamı ile;
( … Davacı, davalı bankanın alacağı nedeniyle icra müdürlüğünce satışa çıkartılan diğer davalıya ait motorsikleti ihale ile satın aldığını, ancak adına tescil için müracaatında motor ve şase numarasının ruhsattan farklı olması nedeniyle tescil işlemini yaptıramadığından masraflar dahil ödediği bedelin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, ilana göre malın alıcıya teslim edildiğini bu nedenle davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, satışta davacı hata ve hileye düşürülmediği gibi, motorsikleti ruhsatsız ve çalışmaz durumda satın aldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Alıcı, teslim aldığı malı olanak bulur bulmaz incelemek ve satıcının garantisi tekeffülü altında olan bir ayıp gördüğü zaman, bunu hemen satıcıya bildirmekle ihbarla yükümlüdür. Bunu savsakladığı ihmal ettiği taktirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda basit bir inceleme ile anlaşılamayacak bir ayıp var olup, bu ayıp sonradan ortaya çıkar ve bu durumu hemen satıcıya bildirmez ise satılanı bu ayıp ile kabul etmiş sayılır.
Davacının ihale ile davalılardan bir motorsiklet satın almış olduğu ve motorun eski olup, çalışmaz durumda satıldığı, satış esnasında ruhsatın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ancak satış şartnamesinde, motorun kaçak olduğundan bahsedilmediği gibi, maldaki ayıp nedeniyle satıcının sorumluluğunu kaldıran bir hüküm de bulunmamaktadır.
Somut olayda, satım ‘konusu mal’ motorsiklettir. Bu tür maldaki motorun ruhsata uygun olup olmadığına dair ayıp ancak uzman bir kişinin incelemesi sonucunda anlaşılabilecek fen ve ihtisasa ilişkin bir konudur. Davacı da uzman makine mühendisleri odasından aldığı rapor üzerine hemen ayıp ihbarında bulunarak akdin feshi ile verdiklerini istediğine göre davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir… ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 05.03.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/14990
K. 2010/9564
T. 6.7.2011
• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Davalının İcra Takibindeki İtiraz Sebepleri İle Bağlı Olmadığı Maldaki Ayıp Nedeniyle Borçlu Olmadığına Yönelik Savunması Üzerinde Durularak İnceleme ve Araştırma Yapılması Gerektiği )
• AYIP İHBARI ( İtirazın İptali Davası – Davalının İcra Takibindeki İtiraz Sebepleri İle Bağlı Olmadığı Maldaki Ayıp Nedeniyle Borçlu Olmadığına Yönelik Savunması Üzerinde Durularak İnceleme ve Araştırma Yapılması Gerektiği )
• MENFİ TESPİT DAVASI ( İtirazın İptali Davası – Davalının İcra Takibindeki İtiraz Sebepleri İle Bağlı Olmadığı Maldaki Ayıp Nedeniyle Borçlu Olmadığına Yönelik Savunması Üzerinde Durularak Karar Verilmesi Gerektiği )
2004/m.67,72
ÖZET : Davacı yanca yapılan icra takibine karşı davalı borcun tamamına ve ferilerine itiraz etmiştir. Davalının açılan itirazın iptali davasına verdiği cevabında borçlu olmadıklarını bildirdikten sonra satım sonusu malların ayıplı olduğunu ve bu yönde davacıya ayıp ihbarında bulunduğunu belirterek ayıp bildirimine yönelik ihtarı ibraz etmiştir. Bu durumda mahkemece, davalının icra takibindeki itiraz sebepleri ile bağlı olmadığı maldaki ayıp nedeniyle borçlu olmadığına yönelik savunması üzerinde durulup inceleme ve araştırma yapılması gerekirken icra takibine yapılan itirazda ayıp definin ileri sürülmediği gerekçeleriyle eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalıya muhtelif zamanlarda ve miktarlarda fermuar satarak teslim etmiş olduğunu, karşılığında fatura düzenlendiğini, davalının bakiye borcunu tüm uyarılara rağmen ödemediğini, davalı hakkında girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili firmanın faaliyet alanının spor ayakkabı üretim ve pazarlaması olduğunu, davacı firmadan muhtelif zamanlarda satın alınan fermuarlarda gerek üretim aşamasında ve gerekse tüketici kullanımları sırasında arızalar ( maddi ayıplar )ortaya çıktığını, arızalı fermuarları davacının iade almaktan imtina ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında ayakkabı fermuar alım-satımı konusunda ihtilaf bulunmadığı, davalının icra takibine yönelik itiraz dilekçesinde faturalara, borcun tamamına fer’ileri ile birlikte itiraz edilmiş olup, davadaki savunmanın aksine mallardaki maddi ayıptan bahsedilmediği, davalının ayıp iddiasının mücerret beyandan ileri gitmediği, davacının davalıdan bakiye alacak miktarının 4.447.00.-TL işlemiş faiz miktarının da 627.04.-TL olarak tespit edildiği gerekçesiyle davalının takip dosyasına vaki itirazının 4.447.-TL asıl alacak, 627.04.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.074.04.-TL üzerinden iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanarak takibin devamına, işlemiş faiz ile ilgili fazla talebin reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı yanca yapılan icra takibine karşı davalı borcun tamamına ve ferilerine itiraz etmiştir. Davalının açılan itirazın iptali davasına verdiği cevabında borçlu olmadıklarını bildirdikten sonra satım sonusu malların ayıplı olduğunu ve bu yönde davacıya ayıp ihbarında bulunduğunu belirterek 26.11.2008 tarihli ayıp bildirimine yönelik ihtarı ibraz etmiştir.
Bu durumda mahkemece, davalının icra takibindeki itiraz sebepleri ile bağlı olmadığı maldaki ayıp nedeniyle borçlu olmadığına yönelik savunması üzerinde durulup inceleme ve araştırma yapılması gerekirken icra takibine yapılan itirazda ayıp definin ileri sürülmediği gerekçeleriyle eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 06.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/13515
K. 2010/7373
T. 31.5.2010
• ALACAK DAVASI ( Davalılara Ayıp İhbarının Yapıldığı Davacı Tarafça İspat Edilemediği – Davacı Ayıbı Öğrendiği Tarihten İtibaren Derhal Bu Durumu Karşı Tarafa Bildirmekle Yükümlü Olduğu )
• AYIP İHBARI ( Davacı Ayıba Muttali Olur Olmaz İhbar Yükümlülüğünü Yerine Getirmediği İçin Satılan Aracı Mevcut Haliyle Kabul Etmiş Sayıldığı )
• İHBAR YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Alacak Davası – Davacı Ayıba Muttali Olur Olmaz İhbar Yükümlülüğünü Yerine Getirmediği İçin Satılan Aracı Mevcut Haliyle Kabul Etmiş Sayıldığı/Bu Durumda Davanın Reddi Gerektiği )
818/m.198
ÖZET : Davacı ikinci el olarak aldığı aracın ayıplı çıkması nedeni ile eldeki davayı açmıştır. Davalılara ayıp ihbarının yapıldığı davacı tarafça ispat edilememiştir. Davacı ayıbı öğrendiği tarihten itibaren derhal bu durumu karşı tarafa bildirmekle yükümlüdür. Davacı ayıba muttali olur olmaz ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği için satılan aracı mevcut haliyle kabul etmiş sayılır. Bu durumda davanın reddi gerekir iken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar Demtaş Oto San ve Özgen Demirbaş avukatınca duruşmalı davacı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat Mehtap Bayram Barlaş geldi davacı adına gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı,Davalı Demtaş Oto San ve Tic. Ltd Şirketinde satış için teşhir edilen aracın ,bu şirkette çalışan davalı Harun tarafından aracın orijinal olduğu ve hiçbir hasarının bulunmadığı söylenerek ve aracın ayıbı gizlenerek kendisine 21.500 TL’ye satıldığını,satış öncesinde davalı Demtaş şirketi yetkilileri ile birlikte davalı Yıldırım Otomotiv’in servis hizmeti vermesi nedeniyle aracın kontrolü yapılmak üzere servise gidildiğini,aracın kontrolünde sadece ön çamurluk ve sağ direkte boya olduğunun ve aracın sağlam olduğunun tespit edildiğini,aracın sağlam olduğunun söylenmesi nedeniyle aracı satın aldığını,bedelin 17.500 TL peşin,kalan 4.000 TL rehin senedi verilerek ödendiğini,rehnin 08.12.2003 tarihinde kaldırıldığını,davalı Özgen D.’ın aracın sahibi olduğunu,aracı satın aldıktan birkaç gün sonra aracın bakımı için Aksarayda bulunan bir başka servise götürdüğünü,aracın takla attığını,pek çok parçasının değiştiğini, airbag’lerinin patlak olduğunu öğrendiğini,araç üzerinde mahkemece tespit yapılarak aracın güvenilir hale gelmesi için 14.406 YTL masraf yapılması gerektiğinin tespit edildiğini,davalıların kendisini kandırarak ayıpla mal sattıklarını ileri sürerek Fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 14.406 YTL alacağın dava tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek ticari faizi ile davalılardan müştereken tahsilini talep etmiştir. Davacı yargılama aşamasında davalı Yıldırım Otomotiv … A.Ş. hakkındaki davasını atiye bıraktığını bildirmiştir.
Davalılar,davacının aracı görüp beğenerek aldığını, davacının aracı Efe otomotivde 10.03.2003 tarihinde kontrol ettirdikten sonra bakiye ödemesini yaptığını,ayıbı öğrenmesine rağmen davayı 1 yıl sonra açtığını,yasal sürenin geçirildiğini,araçtaki ayıbın gizlenmediğini,aracın hasarlı olması nedeniyle piyasa fiyatının altında satıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davalı H… B… yönünden davanın husumetten reddine, Davalı Yıldırım Otomotiv … A.Ş. yönünden davanın atiye bırakılması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına,diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulü ile, 5.000 TL’nin dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle Davalılar Demtaş …Ltd.Şti ve Özgen Demirtaş’tan tahsiline karar verilmiş,hüküm davacı ve davalılar Demtaş …Ltd.Şti ve Özgen D. tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı ikinci el olarak aldığı aracın ayıplı çıkması nedeni ile eldeki davayı açmıştır. Davacı davaya konu aracı 05.03.2003 tarihinde satın almış olup,10.03.2003 tarihinde başka bir serviste yapılan incelemede aracın takla attığı ve ayıplı olduğunu öğrendiğini dava dilekçesinde açıklamıştır. Davacı 18.02.2004 tarihinde araçtaki ayıbın tespiti için Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/35 D.İş dosyası ile tespit talebinde bulunmuş ve bu dosya kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunun davalılara tebliği ile davalıya ihbar yapılmıştır. Bu tarihten önce davalılara ayıp ihbarının yapıldığı davacı tarafça ispat edilememiştir. Davacı ayıbı öğrendiği tarihten itibaren derhal bu durumu karşı tarafa bildirmekle yükümlüdür. Davacı ayıba muttali olur olmaz ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği için satılan aracı mevcut haliyle kabul etmiş sayılır. Bu durumda davanın reddi gerekir iken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacıdan temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalılar yararına BOZULMASINA, ( 2 ), nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 750,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan temyiz harcının davalılara iadesine, 31.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.