Atama Kararları Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/3114
K. 2008/3142
T. 13.3.2008
MANEVİ TAZMİNAT ( Davalıların Yargı Kararlarının Yerine Getirilmemesi İçin Gerçekleştirilen İşlemlerin Zeminini Oluşturan İşlemlerde İmzaları Bulunduğundan Davacının Zararından Davalı Bakanla Birlikte Müştereken ve Müteselsilen Sorumlu Olduğu )
YARGI KARARLARININ YERİNE GETİRİLMEMESİ ( Gerçekleştirilen İşlemlerin Zeminini Oluşturan İşlemlerde İmzaları Bulunduğundan Davacının Zararından Davalı Bakanla Birlikte Diğer Davalıların Müştereken ve Müteselsilen Sorumlu Olduğu )
İŞLEMİ MEYDANA GETİRENLERİN MÜŞTEREKEN VE MÜTESELSİLEN SORUMLULUĞU ( Atama İşleminde Davalıların Yargı Kararlarının Yerine Getirilmemesi İçin Gerçekleştirilen İşlemlerin Zeminini Oluşturan İşlemlerde İmzaları Bulunması Nedeniyle )
ATAMA İŞLEMİ ( Davalıların Yargı Kararlarının Yerine Getirilmemesi İçin Gerçekleştirilen İşlemlerin Zeminini Oluşturan İşlemlerde İmzaları Bulunduğundan Davacının Zararından Davalı Bakanla Birlikte Müştereken ve Müteselsilen Sorumlu Olduğu – Manevi Tazminat )
818/m.49
ÖZET : Dava, yargı kararlarının fiilen uygulanmamasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu edilen Kütahya ya atama işleminin dayanağını oluşturan inceleme raporu davalılardan Personel Genel Müdürü Yardımcısı vekilinin parafı, Personel Genel Müdürünün teklifi, davalı müsteşar yardımcısını uygun görüşle bakan onayına sunan kişinin imzalarını taşıyan yazı üzerine ve davalı bakanın “olur” vermesi ile hazırlanmıştır. Yazı üzerine davacı müşterek kararname ile Kütahya ya atanmıştır. Şu durumda davalıların yargı kararlarının yerine getirilmemesi için gerçekleştirilen işlemlerin zeminini oluşturan işlemlerde imzaları bulunduğundan davacının zararından davalı Bakanla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekir.
DAVA : Duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av, Ali A. ile karşı taraf davalılardan H. Ç. vekili Av A. B. ve diğer davalılar vekili Av S. A. geldiler. Açık duruşma başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi.
Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1 -Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, yargı kararlarının fiilen uygulanmamasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir, mahkemece istem davalılardan H. Ç. yönünden kısmen kabul edilmiş diğer davalılar yönünden reddedilmiştir. Kararı davacı ve davalılardan H. Ç. temyiz etmişlerdir.
Davacı dava dilekçesinde, Erzurum Milli Eğitim Müdürü olarak görev yaparken bir yıl içerisinde sekiz ayrı tayin işlemi yapılarak hacil duruma düşürüldüğünü, yapılan tüm işlemlere karşı yürütmenin durdurulması istemli iptal davaları açtığını ve açılan tüm davalarda işlemlerin iptali kararları verildiğini, yargı kararlarına rağmen yeni işlemlerle Muş’a, Şırnak’a ve Ankara’da varlığı şüpheli bir komisyona defalarca atamalar yapılıp iptal edildiğini, en son yargı kararı üzerine Erzurum Milli Eğitim Müdürü iken 30/11/2004 tarihli: işlemle Milli Eğitim Bakanlığı Araştırma planlama Koordinasyon Daire Başkanlığına atanmasına dair işlem yapılması üzerine Erzurum 2. İdare Mahkemesinde açtığı 2004/978 esas sayılı iptal davası sırasında önce idarenin savunması alınıncaya dek 16/12/2004 Tarihli yürütmeyi durdurma kararı verildiği, idarenin savunması alındıktan sonra da 11/02/2005 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verilip 11/07/2005 tarihinde işlemin iptaline karar verildiğini ve bu kararın idareye 17/08/2005 tarihinde tebliğine rağmen 05/09/2005 tarihinde Kütahya iline ataması yapıldığını, Milli Eğitim Bakanı, Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürü Müsteşarı ve Personel Genel Müdür Yardımcısı davalıların keyfi olarak daha önce yargı kararlarına da bildikleri halde davacıyı Erzurum Milli Eğitim Müdürlüğü görevine iade etmedikleri, bu haliyle davalıların yargı kararlarına yerine getirmediklerini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılardan H. Ç. cevabında, davacının Kütahya iline tahin işleminin hukuka uygun olduğunu, davacı hakkında aynı ilde görev yapan Vali ile bir kısım kamu görevlilerin bakanlığa olumsuz eleştiriler içeren dilekçeler yazması üzerine Personel Genel Müdürlüğünce davacı hakkında bakanlık müfettişlerince soruşturma açılmasının istenmesi üzerine bu talebin davalı bakan tarafından onaylandığı ve yapılan inceleme sonunda hazırlanan 16/06/2005 tarihli raporda “davacı hakkında aylıktan kesme ve Erzurum Milli Eğitim Müdürlüğünden alınıp eş değer göreve atanmasının” teklif edilmesi üzerine personel genel müdürlüğünün de davacının başka uygun göreve atanmak üzere görevinden alınması uygun görülmüştür. Şeklindeki talebi üzerine davacını Kütahya iline atanmasına dair kararnamenin karar altına alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesine istemiştir.
Diğer davalılar vekillerin cevaplarında kendilerinin dava konusu tayin işlemi ile ilgilerinin bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece davacının Kütahya iline ataması yapılarak idari mahkemesinin yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarının yerine getirilmediğini belirterek davalı bakan Hüseyin Çelik yönünden istem kısmen kabul edilmiş, bakanlık çalışanları olan diğer davalılar yönünden ise husumetten red edilmiştir.
Dava konusu edilen Kütahya’ya atama işleminin dayanağını oluşturan inceleme raporu davalılardan Personel Genel Müdürü Yardımcısı vekili Bekir Erdoğan’ın parafı, Personel Genel Müdürü Remzi K … ‘nın teklifi, davalı müsteşar yardımcısını uygun görüşle bakan onayına sunan Necat B … ‘nin imzalarını taşıyan yazı üzerine ve davalı bakan Hüseyin Çelik’in “olur “vermesi ile hazırlanmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişlerince yapılan soruşturma sonunda hazırlanan 16/06/2005 tarihli inceleme raporunda sonuç olarak “Milli Eğitim sorunları olan bir ilde il müdürü Fevzi B … ‘ın bakanlığın idari tasarruflarına karşın yaptığı hukuk alanındaki girişimlerinden kaynaklanan Erzurum Milli Eğitim Müdürlüğüne gidip gelmelerinden dolayı hizmetin gerektiği kadar hızlı ve verimli yürümediği il valisine Fevzi B … ‘la çalışmak istemediğini belirttiği, Erzurum ilindeki Milli Eğirim Hizmetlerinin yürümesinde aksamalar olduğu kanaatine varılarak aylıktan kesme ve Erzurum Milli Eğitim Müdürlüğünden alınarak eş değer bir göreve alınması teklifi yapılmıştır. Bunun üzerine 29/06/2006 tarihli Personel Genel Müdürlüğü başlıklı ve davalılardan Remzi K … ile Necat B … ‘nin imzaları ve Hüseyin Çelik’in “olur”u bulunan ve içeriğinde “Genel Müdürlüğümüzce; ilgi soruşturma raporunda belirtilen hususlar ile getirilen idari teklif de dikkate alınarak Fevzi Budak’ın durumuna uygun başka göreve atanmak üzere Erzurum Mil Eğitim Müdürlüğü görevinden alınması uygun görülmektedir.” ifadeleri bulunan yazı üzerine davacı 05/09/2005 tarihli müşterek kararname ile Kütahya Milli Eğitim Müdürlüğüne atanmıştır. Şu durumda davalılardan Remzi K … , Necat B … ve Bekir E … ‘ın da yargı kararlarının yerine getirilmemesi için gerçekleştirilen işlemlerin zeminini oluşturan işlemlerde imzaları bulunduğundan davacının zararından davalı Bakanla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekir. Belirtilen hususlar gözetilmeden haklarındaki davanın red di doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA; davalının tüm ve davacını öteki temyiz itirazlarının ilk betteki nedenlerle reddine ve temyiz eden davacı yararına takdir olunan 550, 00 YTL duruşma Avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 11.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/41738
K. 2010/38576
T. 17.12.2010
FESHİN GEÇERSİZLİĞİ VE İŞE İADE ( Davacının Davadan Önce İş İlişkisi Nedeni İle İşverenin Yönetim Hakkı Kapsamında Görev Yeri Değişikliği Nedeni İle Bu İşlemin İptalini İsteme Olanağı Bulunmadığından Davanın Esastan Reddi Gerektiği )
İŞVERENİN YÖNETİM HAKKI KAPSAMI ( Feshin Geçersizliği ve İşe İade – Davacının Davadan Önce İş İlişkisi Nedeni İle İşverenin Yönetim Hakkı Kapsamında Görev Yeri Değişikliği Nedeni İle Bu İşlemin İptalini İsteme Olanağı Bulunmadığından Davanın Esastan Reddi Gerektiği )
ATAMA İŞLEMİ ( Sendika İşyeri Temsilcisi Olmayan Davacı İşçinin Bu Atama İşleminin İptali İçin Yargı Yoluna Başvurma Olanağı Bulunmadığı )
2821/m.30
4857/m.22
ÖZET : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Somut uyuşmazlıkta, davacının Tarsus Orman İşletme Müdürlüğü emrinde hizmet akdine dayalı olarak çalışmakta iken Bozyazı Orman İşletme müdürlüğünde hizmetine ihtiyaç duyulduğu gerekçesi ile buraya tayin edildiği, iş sözleşmesinin sona ermediği ,davacının görev değişikliği alanında işyeri sendika temsilcisinin görevinde olmadığı bu nedenle 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 30. maddesinden yararlanamayacağı ,davacının tek dayanağının, esaslı değişiklik olarak niteleyebileceği bu nakil işlemini, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca kabul etmemekten ibaret olduğu, sendika işyeri temsilcisi olmayan davacı işçinin bu atama işleminin iptali için yargı yoluna başvurma olanağı bulunmadığı, davacı işçi dava açıldığında iş ilişkisi kapsamında çalıştığı, davacının davadan önce iş ilişkisi nedeni ile işverenin yönetim hakkı kapsamında görev yeri değişikliği nedeni ile bu işlemin iptalini isteme olanağı bulunmadığından, davanın esastan reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi T.Yavuz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı Tarsus Orman işletme Müdürlüğünde 25.12.1989 tarihinden beri haberleşme telsiz telefon görevlisi olarak İş Kanununa tabi olarak çalışan daimi işçi olduğunu, müvekkilinin Türkiye Orman İş Sendikası üyesi olduğu,müvekkilinin fazla mesai ve kıdem terfi ücretini alabilmesi için davalı aleyhine dava açmış olmasından dolayı kötüniyetli olarak müvekkilinin bulunduğu yerden, Bozyazı Orman İşletme Müdürlüğü ne naklen tayinin gerçekleştirildiğini,bu nedenle Tarsus Orman İşletme müdürlüğü nün 18.5.2009 tarih ve 3434 sayılı idari işleminin iptali ile müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili,iptali istenen işlemin idari bir işlem olup idarenin eylem ve işlemlerine karşı açılacak davalarda görevli mahkemenin İdare Mahkemeleri olduğunu bu nedenle davanın görev yönünden reddi gerektiği ,davacının tayin sebebinin Bölge Müdürlüğüne bağlı işletmelerin yangına hassas bir bölgede bulunması ve yangın sezonu başlamış olması dolayısıyla kamu hizmetinin etkin ve yerinde kullanabilmesi için işçi açığı bulunan Bozyazı Orman İşletme müdürlüğüne atanmasının gerekli görüldüğü ,davacının kendi rızası ile imzaladığı hizmet aktinde işverenin işçiye nakletmeye yetkili olduğunun açıkça belirtildiği bu nedenlerden dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme tarafından, davacının davalı kurum aleyhine Tarsus İş Mahkemesinde 05/12/2008 tarihinde tazminat davası açtığı ve bu dava derdest iken davacının 18/05/2009 tarihinde Bozyazı Orman İşletme Müdürlüğüne naklen tayin edildiği, 1989 yılından beri Tarsus Orman İşletmesinde çalışan davacının 20 yıl sonra davalı işletmeye açtığı davanın akabinde Bozyazı Orman İşletme Müdürlüğüne atanmasının objektif iyi niyet kurallarına aykırı bulunduğu, naklen atamanın iyi niyetli olarak yapılmadığı anlaşıldığından,davalı Tarsus Orman İşletme Müdürlüğünün, davacının Bozyazı Orman İşletme Müdürlüğüne naklen tayin edilmesine ilişkin işlemin iptali ile davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından karar temyiz edilmiştir.
Borçlar Hukuku’nun hizmet akti hükümlerinde ve gerekse 4857 sayılı İş Kanunu’nda, işverenin yönetim hakkı kapsamında işçinin işyerini veya işini değiştirmesi durumunda, bu işlemin iptali için öngörülmüş bir dava türü bulunmamaktadır. Bu konuda tek hüküm sendika işyeri temsilcileri ile ilgili 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 30/3 maddesidir. Bu hükme göre “İşveren, yazılı rızası olmadıkça işyeri temsilcisinin çalıştığı işyerini değiştiremez veya işinde esaslı bir tarzda değişiklik yapamaz. Aksi halde değişiklik geçersiz sayılır”. 4857 sayılı İş Kanunu’nda bu konu ile ilgili getirilen düzenleme ise 22. madde de belirtilmiş olup, buna göre “işveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21. madde hükümlerine göre dava açabilir”. Bu düzenlemede de işçinin esaslı değişiklik şeklinde olan nakil işlemini kabul etmeme olanağı bulunmakta, bu işlemin iptali için dava yolu bulunmamaktadır. Yargı yoluna başvurma ancak, değişikliğin kabul edilmemesi üzerine işveren tarafından gerçekleştirilecek fesih nedeni ile olanaklıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacının Tarsus Orman İşletme Müdürlüğü emrinde hizmet akdine dayalı olarak çalışmakta iken Bozyazı Orman İşletme müdürlüğünde hizmetine ihtiyaç duyulduğu gerekçesi ile buraya tayin edildiği, iş sözleşmesinin sona ermediği ,davacının görev değişikliği alanında işyeri sendika temsilcisinin görevinde olmadığı bu nedenle 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 30. maddesinden yararlanamayacağı ,davacının tek dayanağının, esaslı değişiklik olarak niteleyebileceği bu nakil işlemini, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca kabul etmemekten ibaret olduğu, sendika işyeri temsilcisi olmayan davacı işçinin bu atama işleminin iptali için yargı yoluna başvurma olanağı bulunmadığı, davacı işçi dava açıldığında iş ilişkisi kapsamında çalıştığı, davacının davadan önce iş ilişkisi nedeni ile işverenin yönetim hakkı kapsamında görev yeri değişikliği nedeni ile bu işlemin iptalini isteme olanağı bulunmadığından, davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı Tarsus Orman İşletme Müdürlüğünün, davacının Bozyazı Orman İşletme Müdürlüğüne naklen tayin edilmesine ilişkin işlemin iptali ile davacının işe iadesine karar vermesi hatalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/10596
K. 2005/9830
T. 26.9.2005
VAKIFTAKİ EMEKLİLİK HAKLARININ EKSİK ÖDENDİĞİ İDDİASI ( Emeklilik Hakkı Alacağı – Davacılar İle Davalı Arasında İş Kanununun Uygulanmasını Gerektiren Bir Hizmet Akdi Olmadığından Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu )
EMEKLİLİK ALACAĞI ( Davalı Vakıftaki Emeklilik Haklarının Eksik Ödendiği İddiası – Davacılar İle Davalı Arasında İş Kanununun Uygulanmasını Gerektiren Bir Hizmet Akdi Olmadığından Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu )
GÖREV ( Davalı Vakıftaki Emeklilik Haklarının Eksik Ödendiği İddiasıyla Emeklilik Hakkı Alacağı – Davacılar İle Davalı Arasında İş Kanununun Uygulanmasını Gerektiren Bir Hizmet Akdi Olmadığından Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu )
ATAMA TASARRUFU İLE ÇALIŞAN DAVACILAR ( 506 S.Y Kapsamında Bir Sosyal Güvenlik İlişkisinin Söz Konusu Olmadığı – Emeklilik Hakkı Alacağına İlişkin Davanın Genel Mahkemede Görüleceği )
1086/m.1,8
506/m.1
ÖZET : Dava, davalı vakıftaki emeklilik haklarının eksik ödendiği iddiasıyla, emeklilik hakkı alacağına ilişkindir.Davacılar davalı vakfın kendilerine yapmış olduğu ödemenin hatalı ve eksik olduğu iddiasıyla eldeki davayı açmışlardır. Görüldüğü üzere davacılar ile davalı arasında İş Kanununun uygulanmasını gerektiren bir hizmet akdi yoktur. Ayrıca davacıların atama tasarrufu ile çalıştığı gözetildiğinde hakkında 506 sayılı Yasa kapsamında bir sosyal güvenlik ilişkisi de söz konusu değildir. O halde uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümü gerekir.
DAVA : Davacı Kemal Yıldırım vd. vekili Avukat Mustafa Özdemir tarafından, davalı Ziraat Bankası Personel Vakfı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 5.1.2002 gününde verilen dilekçe ile eksik ödenen emekli aylığı ve tazminatların istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; İş Mahkemesinin görevli olduğuna dair verilen 17.3.2005 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı Ziraat Bankası Personel Vakfı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, davalı vakıftaki emeklilik haklarının eksik ödendiği iddiasıyla, emeklilik hakkı alacağına ilişkindir. Mahkemece İş Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiş ve karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bu konuda araştırma yapılmamasına karşın davalı vekilinin yazılı beyanından Cavit Civan dışındaki davacıların Ziraat Bankasında memur statüsü ile çalışırken davalı vakfa üye oldukları anlaşılmaktadır. Davacılar davalı vakfın kendilerine yapmış olduğu ödemenin hatalı ve eksik olduğu iddiasıyla eldeki davayı açmışlardır. Görüldüğü üzere davacılar ile davalı arasında İş Kanununun uygulanmasını gerektiren bir hizmet akdi yoktur. Ayrıca davacıların atama tasarrufu ile çalıştığı gözetildiğinde hakkında 506 sayılı Yasa kapsamında bir sosyal güvenlik ilişkisi de söz konusu değildir. O halde uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümü gerektiğinden, mahkemece işin esası incelenmelidir. Yerel mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 26.09.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/13429
K. 2005/19163
T. 23.5.2005
İŞE İADE TALEBİ ( İşçinin Üyesi Olduğu Sendikanın Muvafakati ile İşyerinin Değiştirilmesi – Sendika İşyeri Temsilcisi Olmayan İşçi Hakkında Mahkemece Karar Verilemeyeceği/İş Akdi Feshedilmediğinden İşe İade Talebinin de Dinlenemeyeceği )
ATAMA İŞLEMİNİN İPTALİ TALEBİ ( İşçinin İş Akdi Feshedilmeden Üyesi Olduğu Sendikanın Muvafakati ile Başka Bir İşyerine Naklen Atanması – İş Akdi Feshedilmediğinden İşe İade Talebinin Dinlenemeyeceği )
İŞYERİ SENDİKA TEMSİLCİSİ OLMAYAN İŞÇİNİN ÜYESİ OLDUĞU SENDİKANIN MUVAFAKATİ İLE BAŞKA BİR İŞYERİNE NAKLEN ATANMASI (İş Akdi Feshedilmediğinden İşe İade Talebinin Dinlenemeyeceği )
4857/m.18
2821/m.30
ÖZET : Davacının davalı işyerinde sendika üyesi olarak çalışırken üyesi olduğu sendikanın muvafakati ve TİS.nin 73. maddesindeki prosedüre uyularak işyeri değişikliği yapıldığı, nakle rıza göstermesi nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilmediği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece buna rağmen davacının atama işleminin iptali ile eski işyerine iadesine karar verilmiştir. Davacı sendika işyeri temsilcisi olmadığından atama işlemi hakkında mahkemece bir karar verilmesi mümkün değildir. İş sözleşmesi feshedilmediğinden feshin geçersizliği ve işe iade prosedürünün işletilmesi de hukuken olanaklı değildir.
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kabul etmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacının davalı işyerinde sendika üyesi olarak çalışırken üyesi olduğu sendikanın muvafakati ve TİS.nin 73. maddesindeki prosedüre uyularak işyeri değişikliği yapıldığı, nakle rıza göstermesi nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilmediği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece buna rağmen davacının atama işleminin iptali ile eski işyerine iadesine karar verilmiştir. Davacı sendika işyeri temsilcisi olmadığından atama işlemi hakkında mahkemece bir karar verilmesi mümkün değildir. İş sözleşmesi feshedilmediğinden feshin geçersizliği ve işe iade prosedürünün işletilmesi de hukuken olanaklı değildir.
Davacının naklen tayin edildiği işyerinde çalışılan önceki görev yerine iade edilmesi 4857 sayılı karar hükümleri uyarınca mümkün değildir.
SONUÇ : 4857 sayılı Yasanın 20/3. maddesi gereğince aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : 1. O. 1. Asliye Hukuk ( İş ) Mahkemesinin 21.6.2004 tarih 2003/591, 2004/475 Karar sayılı kararı bozularak ortadan kaldırılmasına,
2. Davanın reddine,
3. Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4. Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5. 350 YTL. vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 23.5.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/3650
K. 2005/4168
T. 14.4.2005
ATAMANIN İPTAL EDİLMESİ SURETİYLE KURUMLA İLİŞİĞİN KESİLMESİ ( Davalıya Herhangi Bir Ödeme Yapılıp Yapılmadığı Yöntemince Araştırılarak Ödeme Yapıldığının Tespit Edilmesi Halinde İdare Mahkemesindeki Dava Sonucunun da Beklenerek Bir Karar Verilmesi Gerektiği )
ÖDEME YAPILIP YAPILMADIĞI ( Atamanın İptal Edilmesi Suretiyle Kurumla İlişiğin Kesilmesi – Davalıya Herhangi Bir Ödeme Yapılıp Yapılmadığı Yöntemince Araştırılarak Ödeme Yapıldığının Tespit Edilmesi Halinde İdare Mahkemesindeki Dava Sonucunun da Beklenerek Bir Karar Verilmesi Gerektiği )
BEKLETİCİ SORUN ( Alacak Davası – Davalıya Herhangi Bir Ödeme Yapılıp Yapılmadığı Yöntemince Araştırılarak Ödeme Yapıldığının Tespit Edilmesi Halinde İdare Mahkemesindeki Dava Sonucunun da Beklenerek Bir Karar Verilmesi Gerektiği )
KURUMLA İLİŞİĞİN KESİLMESİ ( Atamanın İptal Edilmesi Suretiyle – Davalıya Herhangi Bir Ödeme Yapılıp Yapılmadığı Yöntemince Araştırılarak Ödeme Yapıldığının Tespit Edilmesi Halinde İdare Mahkemesindeki Dava Sonucunun da Beklenerek Bir Karar Verilmesi Gerektiği )
818/m.61
ÖZET : Dava, atamasının iptal edilmesi suretiyle Kurumla ilişiği kesilen ve yine Devlet Memurluğundan çıkarılmasına karar verilen davalının bu idari işlemlerin iptali için açtığı davalar sırasında açıkta kaldığı, yani görevine son verildiği tarih ile yeniden görevine başladığı tarihler arasındaki sürede kendisine ödenen maaş ve diğer ödentilerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri ödenmesi istemine ilişkindir.
Davalıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı yöntemince araştırılarak, ödeme yapıldığının tespit edilmesi halinde İdare Mahkemesindeki dava sonucunun da beklenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde 2.832.282.294 lira alacağın faizi ile birlikte tahsili için yapılan takibe itirazın iptali ile %40 tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, Ordu Sigorta İl Müdürlüğünde memur iken soruşturma raporu gereğince Kurumla ilişiği kesilen, yine siyasi parti üyesi olması nedeni ile de Yüksek Disiplin Kurulu Kararı ile Devlet memurluğundan çıkarma cezası alan davalının Ordu İdare Mahkemesinde açtığı davalar sonucunda her iki işlemin de iptaline karar verildiğini, kararların uygulanmasını temin için davalının görevine iadesinin sağlandığını, ancak davacı Kurumun temyiz istemi üzerine Danıştay 12.Dairesinin 4.10.2000 ve 30.10.2000 tarihli kararları ile söz konusu kararların yürütümünün durdurulduğunu, bunun üzerine davalının 9.11.2000 tarihinde yeniden kurum ile ilişiğinin kesildiğini ileri sürerek, davalıya açıkta kaldığı 10.7.1998 ile 20.11.2000 tarihleri arasında tahakkuk ettirilip ödenen maaş ve diğer ödentilerin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali ile %40 tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ise; Ordu İdare Mahkemesinin kararı gereğince memuriyetine halen devam ettiğini, tarafına ödenen maaşların fiili çalışma karşılığı ödenen miktarlar olduğunu, geçmişte ödenen maaşların geri istenmesinin hukuki herhangi bir dayanağının bulunmadığını savunarak, davanın reddi ile haksız takip nedeni ile davacı aleyhine %40 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalının memuriyetten çıkarılma işleminin henüz kesinleşmediği, Kurumun istemde bulunduğu dönemde de memuriyetine devam ettiği, görevi sırasında aldığı maaşın istirdadının da mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, atamasının iptal edilmesi suretiyle Kurumla ilişiği kesilen ve yine Devlet Memurluğundan çıkarılmasına karar verilen davalının bu idari işlemlerin iptali için açtığı davalar sırasında açıkta kaldığı, yani görevine son verildiği tarih ile yeniden görevine başladığı tarihler arasındaki sürede kendisine ödenen maaş ve diğer ödentilerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri ödenmesi istemine ilişkindir.
Davalının, 10.7.1998 tarihinde görevinden ayrıldığı ve 1.9.2000 tarihinde göreve başlayıp, 20.11.2000 tarihinde yeniden görevinden ayrıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu nedenle 10.7.1998 ile 1.9.2000 tarihleri arasında davalıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı yöntemince araştırılarak, ödeme yapıldığının tespit edilmesi halinde İdare Mahkemesindeki dava sonucunun da beklenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.04.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/29913
K. 2010/13853
T. 18.5.2010
MEMUR SÖZLEŞMELİ PERSONEL VE İŞÇİ (Ortak Noktası Ücret Karşılığı Bağımlı Çalışmaları Olduğu – Memur Genel İdare Esaslarına Göre Yürütülen Asli ve Sürekli Kamu Hizmetlerinin Yerine Getirilmesinde Görevlendirileceği)
ATAMA İŞLEMİ (Memur İle Onu Atayan İdare Arasında Farklı Bir Uygulamanın Kararlaştırılmasının Söz Konusu Olmayacağı)
İŞ KANUNU’NUN KAPSAMI ( Davalılar İş Kanunu’na Tabi İşçi Statüsünde Olmayıp Davacı Bakanlığa Ait Okulda Müdür ve Müdür Başyardımcısı Olarak Memur Sıfatıyla Görev Yaptığı – Uyuşmazlığın Çözümü de İş Mahkemesine Ait Olmadığı)
GÖREV (Davalılar İş Kanunu’na Tabi İşçi Statüsünde Olmayıp Davacı Bakanlığa Ait Okulda Müdür ve Müdür Başyardımcısı Olarak Memur Sıfatıyla Görev Yaptığı – Uyuşmazlığın Çözümü de İş Mahkemesine Ait Olmadığı )
657/m.4
2709/m.128
4857/m.1, 4
ÖZET : Memur, sözleşmeli personel ve işçinin ortak noktası ücret karşılığı bağımlı çalışmalarıdır. Memur, genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde görevlendirilir. İşe alınması, “atama” idari işlemiyle olur. Yine memurların çalışma koşulları, hakları, ödev ve sorumlulukları ve memurluğun sona ermesi önceden yasa ile kesin olarak belirlenmiştir. Bu konularda memur ile onu atayan idare arasında farklı bir uygulamanın kararlaştırılması söz konusu olmaz.
Davalılar İş Kanunu’na tabi işçi statüsünde olmayıp, davacı bakanlığa ait okulda müdür ve müdür başyardımcısı olarak memur sıfatıyla görev yapmışlardır. Böyle olunca uyuşmazlığın çözümü de iş mahkemesine ait değildir. Dava konusu miktara göre asliye hukuk ya da sulh hukuk mahkemesinde görülmek üzere, davanın görev yönünden reddine dair karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
DAVA : Davacı, davacı tarafından ödenen sigorta pirimi ve ceza toplamının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ş. Çil tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açılan bu davada, davacıya ait lisede sözleşmeli olarak ek ders ücretli çalıştırılan iki öğretmenin sigorta primlerinin yatırılmamış olması sebebiyle Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından uygulanan sigorta pirimi gecikme zammı ve cezalar toplamı 5.549,44 TL’nin o dönemde okulda müdür ve müdür baş yardımcısı konumunda olan davalılardan tahsil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece isteğin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinin 2. fıkrasında, İş Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilen istisnalar dışında kalan bütün işyerlerinde, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
Sorun daha çok, statü hukukuna tabi kamu çalışanları ile yine kamuda çalışan işçiler arasındaki ayrım noktasında ortaya çıkmaktadır. T.C. Anayasası’nın 128. maddesi, “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” şeklindedir.
657 sayılı Yasanın 4. maddesinde ise, kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle görüleceği hükme bağlanmıştır. Aynı Yasanın ( A ) bendinde, mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılacağı, ayrıca maddede sözü edilen kurumlar dışındaki kurumlarda, genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanların memur oldukları belirtilmiştir.
Memur, sözleşmeli personel ve işçinin ortak noktası ücret karşılığı bağımlı çalışmalarıdır. Memur, genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde görevlendirilir. İşe alınması, “atama” idari işlemiyle olur. Yine memurların çalışma koşulları, hakları, ödev ve sorumlulukları ve memurluğun sona ermesi önceden yasa ile kesin olarak belirlenmiştir. Bu konularda memur ile onu atayan idare arasında farklı bir uygulamanın kararlaştırılması söz konusu olmaz.
Davalılar İş Kanunu’na tabi işçi statüsünde olmayıp, davacı bakanlığa ait okulda müdür ve müdür başyardımcısı olarak memur sıfatıyla görev yapmışlardır. Böyle olunca uyuşmazlığın çözümü de iş mahkemesine ait değildir. Dava konusu miktara göre asliye hukuk ya da sulh hukuk mahkemesinde görülmek üzere, davanın görev yönünden reddine dair karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.05.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/15142
K. 2006/18890
T. 26.6.2006
FESHİN GEÇERSİZLİĞİ VE İŞE İADE İSTEMİ ( Davacının İş Sözleşmesi Davacının Belirttiği Tarihte Davalı İşverence Sona Erdirilmiş Olup İş Sözleşmesi Sona Erdikten Sonraki Devamsızlığa Dayanılamayacağı – Kabulü Gereği )
ATAMA YAZISININ DAVACIYA İŞYERİNDE BİLDİRİLMEK YERİNE POSTA YOLUYLA GÖNDERİLMİŞ OLMASI (Davacının İş Sözleşmesi Davacının Belirttiği Tarihte Davalı İşverence Sona Erdirildiğini Gösterdiği – İşe İade İsteminin Kabulü Gereği )
İŞE İADE İSTEMİ ( Davacının İş Sözleşmesi Davacının Belirttiği Tarihte Davalı İşverence Sona Erdirilmiş Olup İş Sözleşmesi Sona Erdikten Sonraki Devamsızlığa Dayanılamayacağından Kabulü Gereği )
İŞ SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİNDEN SONRAKİ DEVAMSIZLIĞA DAYANILAMAMASI (Davacının İş Sözleşmesi Davacının Belirttiği Tarihte Davalı İşverence Sona Erdirilmiş Olması Nedeniyle – İşe İade İsteminin Kabulü Gereği )
4857/m.2, 18, 20
ÖZET : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. İş sözleşmesinin hangi tarihte sona erdirildiği uyuşmazlığın çözümü bakımından önem arz etmektedir. Mevcut olgulara göre, davacının iş sözleşmesi davacının belirtiği tarihte davalı işverence sona erdirilmiş olup, iş sözleşmesi sona erdikten sonraki devamsızlığa dayanılması mümkün olmadığından feshin geçerli nedene dayanmadığı kabul edilmelidir. Davalı işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmelidir.
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence 31.03.2004 tarihinde feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalı işveren, davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, 12.04.2004 ve 13.04.2004 tarihlerinde izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmemesi nedeniyle iş sözleşmesinin devamsızlık nedeniyle haklı olarak feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece isteğin reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce 24.02.2005 gün ve 2433-6269 sayılı karar ile taraf tanıkları dinlenerek davacı ile belirli süreli sözleşme yapılması için objektif koşulların oluşup oluşmadığı iş sözleşmesinin hangi tarihte ve hangi nedenle sona erdirildiğinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmasından sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacının 12.04.2004 tarihi itibariyle Armada Çarşı mağazasındaki görevinden Migros Çarşı mağazasında görevlendirildiğine ilişkin 08.04.2004 tarihli yazının davacının işe girerken bildirdiği adreste bulunmaması veya o adresten ayrılmış olması nedeniyle tebliğ edilemediği, davacının 12.04.2004 tarihi itibariyle yeni görev yerinde göreve başlamadığının tutanakla tespit edildiği, iş sözleşmesinin devamsızlık nedeniyle haklı olarak feshedildiği gerekçesi ile tekrar davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine göre davacının iş sözleşmesinin 31.03.2004 günü feshedildiğini ileri sürdüğü, davalı işverenin ise davacının 12.04.2004 ve 13.04.2004 günlerindeki devamsızlığı nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğini iddia ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, iş sözleşmesinin hangi tarihte sona erdirildiği uyuşmazlığın çözümü bakımından önem arz etmektedir. Davacı işçi, 01.04.2004 günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’ne başvurmuş, iş sözleşmesinin 31.03.2004 günü haklı ve geçerli neden olmadan feshedildiğini belirtmiştir. Dinlenen bir davacı tanığı da iş sözleşmesinin feshedildiği tarih konusunda davacıyı doğrulamıştır. Öte yandan, işverence atama yazısının davacıya işyerinde bildirilmek yerine 08.04.2004 günü posta yoluyla gönderilmiş olması da davacının 31.03.2004 tarihi itibariyle iş ilişkisinin sona erdiğini göstermektedir. Mevcut olgulara göre, davacının iş sözleşmesi 31.03.2004 tarihinde davalı işverence sona erdirilmiş olup, iş sözleşmesi sona erdikten sonraki devamsızlığa dayanılması mümkün olmadığından feshin geçerli nedene dayanmadığı kabul edilmelidir.
Belirtilen nedenlerle, yerel mahkeme kararının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca bozularak ortadan kaldırılması ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1 )Ankara 10. İş Mahkemesinin 28.03.2006 gün ve 705-66 sayılı kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,
2 )Davalı işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine,
3 )Davacının süresi içerisinde başvurusuna rağmen işverence işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının 4 aylık ücret tutarı olarak belirlenmesine,
4 )Davacının süresi içinde başvurması halinde kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine,
5 )Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6 )Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 400.- YTL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7 )Davacı tarafından yapılan ( 42.00 )YTL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8 )Temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, kesin olarak, 26.06.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/20421
K. 2010/9324
T. 5.4.2010
FESHİN GEÇERSİZLİĞİ VE İŞE İADE ( Görev Yeri ve İşi Değiştirilen Davacının Atamayı Kabul Etmemesi Halinde Atandığı Yere Gitmemesi Yasal ve Haklı Bir Mazerete Dayandığı – Davacının Devamsızlığından Söz Edilemez Fesih Haksız ve Geçerli Nedene Dayanmadığından Davanın Kabulü Gerektiği )
GÖREV YERİ VE İŞİ DEĞİŞTİRİLEN DAVACININ ATAMAYI KABUL ETMEMESİ ( İşe İade Davası – Atandığı Yere Gitmemesi Yasal ve Haklı Bir Mazerete Dayandığı/Davacının Devamsızlığından Söz Edilemez Fesih Haksız ve Geçerli Nedene Dayanmadığından Davanın Kabulü Gerektiği )
ATAMAYI KABUL ETMEYEN DAVACI ( Atandığı Yere Gitmemesi Yasal ve Haklı Bir Mazerete Dayandığı – Davacının Devamsızlığından Söz Edilemez Fesih Haksız ve Geçerli Nedene Dayanmadığından İşe İade Davasının Kabulü Gerektiği )
İŞ ŞARTLARINDA ESASLI DEĞİŞİKLİK ( Gerek Yer Değiştirme ve Gerekse İşin Niteliğinde Yapılan Değişiklik Esaslı Değişiklik Olduğu – Görev Yeri ve İşi Değiştirilen Davacının Atamayı Kabul Etmemesi Halinde Atandığı Yere Gitmemesi Yasal ve Haklı Bir Mazerete Dayandığı – Fesih Haksız ve Geçerli Nedene Dayanmadığından İşe İade Davasının Kabulü Gerektiği )
4857/m.17, 20, 21, 22, 25
ÖZET : Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Somut uyuşmazlıkta davacının hem işyeri hem de satış trafik elemanı iken yolcu hizmetleri elemanı olarak çalışması istenerek işin niteliği değiştirilmektedir. Yapılan bu nakli davacı kabul etmemiştir. Gerek yer değiştirme ve gerekse işin niteliğinde yapılan değişiklik iş şartlarında esaslı değişikliktir. Davalı İşveren bu değişikliğin geçerli bir sebebe dayandığını gerek nakil yazısında ve gerekse fesih bildiriminde belirtmemiştir. Görev yeri ve işi değiştirilen davacının atamayı kabul etmemesi halinde atandığı yere gitmemesi yasal ve haklı bir mazerete dayanmaktadır. Davacının devamsızlığından söz edilemez fesih haksız ve geçerli nedene dayanmadığından davanın kabulü gerekir.
DAVA : Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi B.Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi,gereği konuşulup görüşüldü:
KARAR : Davacı vekili davacının herhangi bir gerekçe gösterilmeden Bodrum İstasyon Müdürlüğündeki Satış Trafik memurluğu görevinden İstanbul İstasyon Baş Müdürlüğüne Yolcu Hizmetleri Memuru olarak tayini çıkarılan Müvekkilinin bu tayini kabul etmediğini yazılı olarak işyerine bildirdiğini, işverence mecburi bir işlem olarak işlemin gösterildiğini, müvekkilinin Bodrum İstasyon Müdürlüğü görevine devam ederken işe devamsızlık neden gösterilerek fesih işlemi yapıldığını belirterek feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, davacının Bodrum İstasyon Müdürlüğünde Satış Trafik Memuru olarak nakline karar verildiğini düzenlenen personel durum fişi kendisine yazılı olarak tebliğ edildiğini ancak imzalamaktan imtina ettiğini bunu takiben davacının rapor aldığını bitimine müteakip yeni görev yeri İstanbul’da işbaşı yapmadığını, Disiplin Kurulunun kararı ile iş sözleşmesinin bildirimsiz olarak fesih edildiğini, iddia edildiğinin aksine davacının anılan isteklerinin ve delillerinin ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde hiçbir haklı sebebi bulunmadığını davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının İstanbul İstasyon Müdürlüğüne yolcu hizmetleri memuru olarak atandığı ancak rapor bitiminde İstanbul İstasyon Müdürlüğündeki görevine başlamadığı için Disiplin Kurulu tarafından işten çıkarılmasına karar verildiği davacının İstanbul’daki işyerine nakli kabul etmediği ve görevine başlamadığı, davacının iş akdinin bu sebeple ve haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca işveren iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki Personel Yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da iş yeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından 6 iş günü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişlikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ile 21. madde hükümlerine göre dava açabilir. Getirilen bu düzenleme ile işçinin iş şartlarında esaslı değişikliği kabul etmemesi halinde işveren ya bu değişikliği yapmamak ya da iş akdini feshetmek zorunda kalmaktadır. Böylece işçi sadece kıdem tazminatı değil, sözleşmenin işveren feshine bağlanan bütün haklarını isteyebilmekte iş güvencesi hükümlerinden yararlanma koşulları varsa feshin geçersizliğini ve iş yerine iadeyi talep edebilme olanağını elde etmektedir. Başka bir anlatımla işverenin iş akdinde esaslı bir değişiklik yapmak istediği durumlarda işçinin feshe zorlanması yerine sözleşmeyi fesih riski işverene yüklenmektedir.
Yönetim hakkı kapsamında kalan veya sözleşme ile kabul edilen ve geçerli sayılan değişikliklerde işçinin işverenin talimatına uyması gerekir. Aksi halde değişiklik esaslı değişiklik olmadığından işveren 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-h maddesi uyarınca ödevleri hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etme veya görev yerine gitmemekten dolayı aynı maddenin ( g ) fıkrası uyarınca devamsızlık nedeni ile iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkına sahiptir. Her iki durumda da işçi iş görme borcuna aykırı davranmaktadır. İşveren haklı fesih yerine nedenini belirtmek yazılı yapmak ve işçinin savunmasını almak suretiyle sözleşmesinin geçerli nedenle de feshedebilir.
İşçinin sözleşme ile kararlaştırılan iş yerinin değiştirilmesi iş şartlarından esaslı değişikliklere bir örnektir. Keza işçinin yaptığı işin niteliğindeki değişiklik de işçi açısından iş şartlarından esaslı değişikliktir.
Dosya içeriğine göre toplu iş sözleşmesi kapsamında davalıya ait Bodrum İstasyon Müdürlüğünde Satış Trafik Elemanı olarak çalışan davacıya neden belirtilmeksizin İstanbul İstasyon baş Müdürlüğüne Yolcu Hizmetlerinde çalışması için nakle atandığı tebliğ edilmiş, davacı bu nakli çocuğunun okula gitmesi, eşinin Bodrumda olması nedeniyle kabul etmemiştir. Davalı işveren nakli kabul etmeyen davacının nakledildiği İstanbul işyerine mazeretsiz ve izinsiz devamsızlık yapması nedeni ile sözleşmesini feshetmiştir.
Davacının üyesi olduğu Sendika ile işveren arasında imzalanan yürürlük Toplu İş Sözleşmesi’nin 82. maddesine göre Sendika üyesi işçiler kadro pozisyonunda çalıştırılır ve gereken biçimde onaylanmış olmadıkça hiçbir kimse kadro pozisyonundan başka bir kadroya nakledilemez. Keza davalı işyerinde uygulanan İnsan Kaynakları Yönetmeliğinin VII./Özlük İşlemleri başlığı altında hizmetin gereği veya personelin yazılı isteği ile nakillerin yapılacağı belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davacının hem işyeri hem de satış trafik elemanı iken yolcu hizmetleri elemanı olarak çalışması istenerek işin niteliği değiştirilmektedir. Yapılan bu nakli davacı kabul etmemiştir. Gerek yer değiştirme ve gerekse işin niteliğinde yapılan değişiklik iş şartlarında esaslı değişikliktir. Davalı İşveren bu değişikliğin geçerli bir sebebe dayandığını gerek nakil yazısında ve gerekse fesih bildiriminde belirtmemiştir. Görev yeri ve işi değiştirilen davacının atamayı kabul etmemesi halinde atandığı yere gitmemesi yasal ve haklı bir mazerete dayanmaktadır. Davacının devamsızlığından söz edilemez fesih haksız ve geçerli nedene dayanmadığından davanın kabulü gerekir. Yazılı şekilde davanın reddi hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasası’nın 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1- Mahkemenin kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,
2- Feshin geçersizliğine ve davacının İşe İadesine,
3- Davacının yasal süre içinde başvurmasına rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında Belirlenmesine,
4- Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin gerektiğine,
5- Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6- Davacının yapmış olduğu 90,00 TL. yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7- Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.000,00 TL. ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, kesin olarak, 05.04.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.