Aracı Kurum Hakkında Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/7646
K. 2001/6387
T. 11.10.2001
•EDA DAVASI (Davalıların Menkul Kıymetler Şirketinin Sahibine Hisse Senedi Almak İçin Para Verilmesiyle Şirket Sahibinin Hisse Senetlerini Satarak Kaçması Sonucu Hisse Senedinin İstenmesi)
•TERDİTLİ DAVA (Davacının Hisse Senetlerinin Aynen Teslimi veya Mümkün Olmadığı Taktirde Fiili Tahsil Tarihindeki Borsa Değerinin Talep Edilmesi)
•ACENTACILIK (Davalı Şirketin Acenta Durumunda Olması)
•ARACI KURUMUN YÜKÜMLÜLÜKLERİ (Bu Kurumların İcra Ettikleri Sermaye Piyasası Faaliyetleri ile İlgili Olarak Hesap İlişkisi İçine Girdileri Kişi ve Kurumlar Hakkında Gerekli Araştırmaları Yapmak Zorunda Olmaları)
•ARACI KURUM (Bu Kurumların İcra Ettikleri Sermaye Piyasası Faaliyetleri ile İlgili Olarak Hesap İlişkisi İçine Girdileri Kişi ve Kurumlar Hakkında Gerekli Araştırmaları Yapmak Zorunda Olmaları)
•DENETİM (Bu Kurumların İcra Ettikleri Sermaye Piyasası Faaliyetleri ile İlgili Olarak Hesap İlişkisi İçine Girdileri Kişi ve Kurumlar Hakkında Gerekli Araştırmaları Yapmak Zorunda Olmaları)
•SORUMLULUK (Hesap İlişkisinin Sona Erdirilememesi veya Acentalık İçin SPKna Başvurulmaması Halinde Söz Konusu Kişi veya Kurumun Aracı Kurumun Acentası Addolunarak Bu İşlemlerden Doğan Hukuki ve Cezai Sorumluluğun Aracı Kuruma Ait Olması)
2499/m.1,2
ÖZET: Aracı kurumların, icra ettikleri sermaye piyasası faaliyetleri ile ilgili olarak hesap ilişkisi içine girdileri kişi ve kurumlar hakkında gerekli araştırmaları yapmak, bu kişi ve kurumların birden fazla kişi adına veya temsilci sıfatıyla işlemde bulunduklarının öğrenilmesi halinde bu işlemlere bağlı olarak komisyon tahsil edip etmediklerini, irtibat bürosu, acenta şube veya aracı kurumlar için öngörülmüş bulunan mekan, teknik donanım, personel ve benzeri organizasyonu sağlayıp sağlamadıklarını, alındı veya ödendi belgesi, menkul kıymet giriş ve çıkış fişi, müşteri emri formu ve benzeri mahiyette belgeler düzenleyip düzenlemediklerini tespit etmek zorunda olduğunu, sayılan hallerin varlığı halinde, aracı kurumun bu kişi veya kurumla hesap ilişkisini sona erdirerek Sermaye Piyasası Kuruluna bildirimde bulunması ya da bu kişi veya kurumla acentalık sözleşmesi düzenleyerek SPKna başvurmasının zorunlu bulunduğunu, hesap ilişkisinin sona erdirilememesi veya acentalık için SPKna başvurulmaması halinde, söz konusu kişi veya kurumun aracı kurumun acentası addolunarak bu işlemlerden doğan her türlü hukuki ve cezai sorumluluk aracı kuruma aittir.
DAVA: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmasız, davalı … Bank A.Ş. vekilince de duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av… ile davalılardan … Bank vek…..ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR: Davacı vekili, dava dışı O….nun ….. Menkul Kıymetler Ltd.Şti. isimli acenta kurduğunu açıklayarak çalışmalara başladığını, açılışa davalı bankanın yatırım uzmanı A… isimli şahsın katılarak borsanın işleyişi hakkında bilgi verdiğini, acentanın her gün dört saat boyunca davalı banka ile telefon bağlantısı kurup İMKBdaki seansları dinlettiğini, davalı banka uzmanının gelmesi ve davalı şirketle her gün sağlanan telefon bağlantısının davalı bankaya güven duyulmasını sağladığını, bu nedenle … Menkul Kıymetler Ltd.Şti. sahibi O… ya hisse senedi almak için para verildiğini, bu şahsın tüm hisse senetlerini satarak yurt dışına kaçtığını, müvekkilinin parasını ve hisse senetlerini alamadığını, izinsiz acenta olarak çalışan … Menkul Kıymetler Ltd.Şti.nin faaliyetine bilerek göz yuman davalı bankanın sorumlu olduğunu ileri sürerek hisse senetlerinin aynen ödenmesine, mümkün olmazsa bedelinin reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, O… ve … Ltd.Şti.nin müvekkili bankanın acentası olmadığını, davacının O…. nun beyanına dayanarak bankanın acentası olduğuna inanmasında müvekkilinin kusuru bulunmadığını, bankaların acentalarla değil şubelerle işlem yaptığını, mevzuatın imkan tanınmadığı bir nedene dayanarak dava açılamayacağını, davacının kendisini dolandıran kişiden zararını isteyebileceği, müvekkili banka kayıtlarında davacının müşteri hesabı yer almadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre 1995 yılında yürürlüğe giren seri V 19 Nolu Tebliğ hükümlerine göre sorumluluğun belirleneceği tebliğin 26.maddesinde aracı kurumların sermaye piyasası faaliyeti ile ilgili olarak hesap ilişkisi içine girdikleri kişi ve kurumlar hakkında gerekli araştırmayı yapacağını, bu kişi ve kurumların birden fazla kişi adına veya temsilci sıfatıyla işlemde bulunduğunun öğrenilmesi halinde komisyon tahsil edip etmediğini, irtibat bürosu, acenta, şube veya aracı kurumlar için öngörülmüş bulunan mekan, teknik donanım, personel ve benzeri organizasyon sağlayıp sağlamadığını tesbit etmek zorunda olduğunun hükme bağlandığı, aracı kurumun bu hallerin varlığı halinde hesap ilişkisini keserek Sermaye Piyasası Kuruluna (SPK) bildirimde bulunması ya da bu kişi veya kurumla acentalık sözleşmesi düzenleyerek SPK’ya başvurmasının zorunlu olduğu, bu hükme aykırı davranılması halinde sözkonusu kişi veya kurumun acenta kabul edilerek bu işlemlerden doğan her türlü hukuki ve ceza-i sorumluluğun aracı kuruma ait bulunduğu, bu hükmün bankalar için de uygulanacağı, davalı bankanın O… ve … Menkul Kıymetler Ltd.Şti. faaliyetlerini takipte gerekli özeni göstermediği, aracı kuruluş olarak ve istihdam eden sıfatı ile davacıya verilen zarardan sorumlu olduğu, hisse senetleri dışında talep edilen paradan davalının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Aracılık faaliyetleri ve aracı kuruluşlara ilişkin esasları düzenleyen seri: V 19 Nolu Tebliğin 26.maddesinde aracı kurumların, icra ettikleri sermaye piyasası faaliyetleri ile ilgili olarak hesap ilişkisi içine girdileri kişi ve kurumlar hakkında gerekli araştırmaları yapmak, bu kişi ve kurumların birden fazla kişi adına veya temsilci sıfatıyla işlemde bulunduklarının öğrenilmesi halinde bu işlemlere bağlı olarak komisyon tahsil edip etmediklerini, irtibat bürosu, acenta şube veya aracı kurumlar için öngörülmüş bulunan mekan, teknik donanım, personel ve benzeri organizasyonu sağlayıp sağlamadıklarını, alındı veya ödendi belgesi, menkul kıymet giriş ve çıkış fişi, müşteri emri formu ve benzeri mahiyette belgeler düzenleyip düzenlemediklerini tespit etmek zorunda olduğunu, sayılan hallerin varlığı halinde, aracı kurumun bu kişi veya kurumla hesap ilişkisini sona erdirerek Sermaye Piyasası Kuruluna bildirimde bulunması ya da bu kişi veya kurumla acentalık sözleşmesi düzenleyerek SPK’na başvurmasının zorunlu bulunduğunu, hesap ilişkisinin sona erdirilememesi veya acentalık için SPK’na başvurulmaması halinde, söz konusu kişi veya kurumun aracı kurumun acentası addolunarak bu işlemlerden doğan her türlü hukuki ve cezai sorumluluğun aracı kuruma ait olduğu hükme bağlanmıştır.
O….., Yön Menkul Kıymetler adı altında davalı bankanın acentası gibi işlem yaptığı toplanan delillerle sabittir. Davalı banka davacının acenta gibi hareket ettiğini bilmediğini savunmuştur. Oysa davalı bankanın yatırım uzmanı A…nın bu işletmenin açılışına katılıp bilgi verdiği, daha sonra da … Menkul Kıymetlere gelerek hisse senetlerinin alınıp satılmasında doğrudan bağlantı kurması ve O…. nun davalı şirket nezdindeki işlem hacmi gözetildiğinde O….nun davalı bankanın acentası gibi hareket ettiği ve bankanın da bu durumu bildiği anlaşılmaktadır. Sermaye Piyasası Kurulunun düzenlediği denetleme raporu ve tanık beyanları da O….nun seri: V 19 Nolu tebliğin 26.maddesinde belirtilen acenta gibi hareket ettiğini doğrulamaktadır. Mahkemece bu yönler gözetilerek O….nun gerekli özeni göstermeyen davalı bankanın acentası kabul edilerek bu işlemlerden dolayı sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
2-Mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ve gösterilen gerektirici sebeplere göre, talep ve dava konusu edilen dolara bağlı istekler ve ( 200 ) adet Petkim hisse senedinden dolayı davalının sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir edilen 97.500.000.-TL. duruşma vekalet ücretinin birbirlerinden alınarak yekdiğerine ödenmesine, davacının fazla ödediği peşin harcının istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden adı geçen davalıdan alınmasına, 11.10.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2000/7824
K. 2001/2496
T. 5.4.2001
• EDA DAVASI (Davalıların Menkul Kıymetler Şirketinin Sahibine Hisse Senedi Almak İçin Para Verilmesiyle Şirket Sahibinin Hisse Senetlerini Satarak Kaçması Sonucu Hisse Senedinin İstenmesi)
• TERDİTLİ DAVA (Davacının Hisse Senetlerinin Aynen Teslimi veya Mümkün Olmadığı Taktirde Fiili Tahsil Tarihindeki Borsa Değerinin Talep Edilmesi)
• ACENTACILIK (Davalı Şirketin Acenta Durumunda Olması)
•ARACI KURUMUN YÜKÜMLÜLÜKLERİ (Bu Kurumların İcra Ettikleri Sermaye Piyasası Faaliyetleri ile İlgili Olarak Hesap İlişkisi İçine Girdileri Kişi ve Kurumlar Hakkında Gerekli Araştırmaları Yapmak Zorunda Olmaları)
•ARACI KURUM (Bu Kurumların İcra Ettikleri Sermaye Piyasası Faaliyetleri ile İlgili Olarak Hesap İlişkisi İçine Girdileri Kişi ve Kurumlar Hakkında Gerekli Araştırmaları Yapmak Zorunda Olmaları)
•DENETİM (Bu Kurumların İcra Ettikleri Sermaye Piyasası Faaliyetleri ile İlgili Olarak Hesap İlişkisi İçine Girdileri Kişi ve Kurumlar Hakkında Gerekli Araştırmaları Yapmak Zorunda Olmaları)
•SORUMLULUK (Hesap İlişkisinin Sona Erdirilememesi veya Acentalık İçin SPKna Başvurulmaması Halinde Söz Konusu Kişi veya Kurumun Aracı Kurumun Acentası Addolunarak Bu İşlemlerden Doğan Hukuki ve Cezai Sorumluluğun Aracı Kuruma Ait Olması)
2499/m.1,2
ÖZET: Aracı kurumların, icra ettikleri sermaye piyasası faaliyetleri ile ilgili olarak hesap ilişkisi içine girdileri kişi ve kurumlar hakkında gerekli araştırmaları yapmak, bu kişi ve kurumların birden fazla kişi adına veya temsilci sıfatıyla işlemde bulunduklarının öğrenilmesi halinde bu işlemlere bağlı olarak komisyon tahsil edip etmediklerini, irtibat bürosu, acenta şube veya aracı kurumlar için öngörülmüş bulunan mekan, teknik donanım, personel ve benzeri organizasyonu sağlayıp sağlamadıklarını, alındı veya ödendi belgesi, menkul kıymet giriş ve çıkış fişi, müşteri emri formu ve benzeri mahiyette belgeler düzenleyip düzenlemediklerini tespit etmek zorunda olduğunu, sayılan hallerin varlığı halinde, aracı kurumun bu kişi veya kurumla hesap ilişkisini sona erdirerek Sermaye Piyasası Kuruluna bildirimde bulunması ya da bu kişi veya kurumla acentalık sözleşmesi düzenleyerek SPK’ya başvurmasının zorunlu bulunduğunu, hesap ilişkisinin sona erdirilememesi veya acentalık için SPK’ya başvurulmaması halinde, söz konusu kişi veya kurumun aracı kurumun acentası addolunarak bu işlemlerden doğan her türlü hukuki ve cezai sorumluluk aracı kuruma aittir.
DAVA: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı O…. hakkındaki davanın atiye terk edilmiş olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalı hakkındaki davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine G…. olarak verilen hükmün davalı banka vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil ile davalı banka gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan davacı asil ile davalı avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili, davalı O…..nun G…. Yatırım Danışmanlık Ltd.Şti. adında bir büro açarak davalı G…. Yatırım A.Şnin acentası olduğunu beyanla hisse senedi alım-satım işlemi yaptığını, davalı aracı kuruluşun elemanları A… G…. ve GS… ile sürekli irtibat halinde olduğunu, daha sonra O…..nun hisse senetlerini alıp kaçtığını, davalı aracı kuruluşun hesap ilişkisi içerisinde olduğu O….nun işlemlerini bildiğini, bu nedenle Aracılık Faaliyetleri ile ilgili tebliğin 26.maddesi uyarınca verilen zarardan davalı aracı kuruluşun da sorumlu bulunduğunu ileri sürerek hisse senetlerinin aynen istirdadına, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı G…. Yatırım ve Ticaret Bankası A.Ş. vekili cevabında, müvekkiline husumet G…. yöneltilemeyeceğini, G…. Menkul Kıymetler adındaki firmanın tescilli bir firma olmadığını, vergi kaydı bile bulunmayan bu firmaya para veren davacının olayda kusurlu davrandığını, G…. Menkul Kıymetler firmasının müvekkili şirketin acentası olmadığını, acentalıkla ilgili şartların gerçekleşmediğini, müvekkili şirket çalışanı A. G…. hakkında iştirak bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiğini, davacının müvekkili banka nezdinde açılmış bir müşteri hesabı bulunmadığını, müvekkili bankaya alım-satım emirleri vermediğini, G…. Menkul Kıymetler firmasında müvekkili bankanın acentası olduğunu gösteren bir yazı ve kayıt bulunmadığını, müvekkili aracı kuruluşa kusur yüklenemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davalı bankanın O….nun izinsiz aracılık faaliyetinden haberdar olduğu, onun faaliyetine göz yuman davalının Seri V No: 19 Sayılı Tebliğin 26.maddesi uyarınca davacının zararından sorumlu bulunduğu gerekçesiyle saptanan alacağın reeskont faiziyle birlikte davalı bankadan tahsiline O…. hakkındaki dava atiye terk edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş hüküm davalı banka almıştır. Aracılık faaliyetleri ve aracı kuruluşlara ilişkin esasları düzenleyen Seri: V 19 Nolu Tebliğin 26.maddesinde aracı kurumların, icra ettikleri sermaye piyasası faaliyetleri ile ilgili olarak hesap ilişkisi içine girdikleri kişi ve kurumlar hakkında gerekli araştırmaları yapmak, bu kişi ve kurumların birden fazla kişi adına veya temsilci sıfatıyla işlemde bulunduklarının öğrenilmesi halinde, bu işlemlere bağlı olarak komisyon tahsil edip etmediklerini, irtibat bürosu, acenta şube veya aracı kurumlar için öngörülmüş bulunan mekan, teknik donanım, personel ve benzeri organizasyonu sağlayıp sağlamadıklarını, alındı ve ödendi belgesi, menkul kıymet giriş ve çıkış fişi, müşteri emri formu ve benzeri mahiyette belgeler düzenleyip düzenlemediklerini tespit etmek zorunda olduğunu, sayılan hallerin varlığı halinde, aracı kurumun bu kişi veya kurumla hesap ilişkisini sona erdirerek Sermaye Piyasası Kuruluna bildirimde bulunması ya da bu kişi veya kurumla acentalık sözleşmesi düzenleyerek SPKna başvurmasının zorunlu bulunduğunu, hesap ilişkisinin sona erdirilmemesi veya acentalık için SPKna başvurulmaması halinde, söz konusu kişi veya kurumun aracı kurumun acentası addolunarak bu işlemlerden doğan hür türlü hukuki ve cezai sorumluluğun aracı kuruma ait olduğu hükme bağlanmıştır.
O…. G…. Menkul Kıymetler adı altında davalı bankanın acentası gibi işlem yaptığı toplanan delillerle sabittir. Davalı banka davacının acenta gibi hareket ettiğini bilmediğini savunmuştur. Oysa davalı bankanın yatırım uzmanı AG….in acentanın açılışına katılıp bilgi verdiği, daha sonra da G…. Menkul Kıymetlere geldiği, hisse senetlerinin alınıp satılmasında doğrudan bağlantı kurmaları ve O….nun davalı şirket nezdindeki işlem hacmi gözetildiğinde
O….nun davalı bankanın acentası gibi hareket ettiği ve bankanın da bu durumu bildiği anlaşılmaktadır. Sermaye Piyasası Kurulunun düzenlediği denetleme raporu ve tanık beyanları da O….nun Seri V 19 Nolu Tebliğin 26.maddesinde belirtilen acenta gibi hareket ettiğini doğrulamaktadır. Mahkemece bu G….ler gözetilerek O….nun gerekli özeni göstermeyen davalı bankanın acentası kabul edilerek bu işlemlerden dolayı sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 5.4.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/2335
K. 2005/12387
T. 12.12.2005
•ALACAK DAVASI ( Davacının Acentada Repo İşlemi Yaptırdığı ve Aracı Kurumun Repo Yapma Yetkisi Bulunmadığı İçin Yapılan İşlemlerden Sorumlu Tutulamayacağı Gerekçeleriyle Aracı Kurum Hakkındaki Davanın Reddi Gereği )
•ACENTEDA REPO İŞLEMİ YAPMA ( Alacak İstemi – Aracı Kurumun Repo Yapma Yetkisi Bulunmadığı İçin Yapılan İşlemlerden Sorumlu Tutulamayacağı Gerekçeleriyle Aracı Kurum Hakkındaki Davanın Reddi Gereği )
•ARACI KURUM ( Alacak İstemi – Davacının Acentada Repo İşlemi Yaptırdığı ve Aracı Kurumun Repo Yapma Yetkisi Bulunmadığı İçin Yapılan İşlemlerden Sorumlu Tutulamayacağı Gerekçeleriyle Aracı Kurum Hakkındaki Davanın Reddi Gereği )
6762/m.116
ÖZET: Dava, alacak istemidir. Mahkemece, davacının acentada repo işlemi yaptırdığını, aracı kurumun repo yapma yetkisi bulunmadığı için yapılan işlemlerden sorumlu tutulamayacağı gerekçeleriyle aracı kurum hakkındaki davanın reddine, davalı hakkındaki davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetlidir.
DAVA: Taraflar arasındaki birleştirilen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili, davalı aracı kurumun Eskişehir’de faaliyette bulunmak üzere acenta açtığını, diğer davalının da acentanın sorumlusu olduğunu, müvekkilinin acentanın 1024 hesap nolu müşterisi olup, işlemlerini acenta aracılığı ile yaptığını, acentanın faaliyetlerinin durdurulduğu tarihte acentada 3.500.000.000.-TL. parası bulunduğunu, ihtara rağmen ödenmediğini iddia ederek dava tarihine kadar işlemiş faizi ile birlikte toplam 5.950.000.000.-TL.nın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davası ile de, 2.900.000.000.-TL.nın daha tahsilini istemiştir.
Davalı K.A savunmasında, davacıdan parayı alan kişinin L.U olduğunu, kendisinin sorumluluğu bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Davalı aracı kurum savunmasında, davalı K.A ile dava dışı L.U’nun sermaye piyasası faaliyeti teşkil etmeyen faaliyetlerinden aracı kurumun sorumlu tutulamayacağını, davacının parasını repo yapılmak üzere adı geçenlere verdiğini, aracı kurumun repo yapma yetkisinin bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının acentada repo işlemi yaptırdığını, aracı kurumun repo yapma yetkisi bulunmadığı için yapılan işlemlerden sorumlu tutulamayacağı gerekçeleriyle aracı kurum hakkındaki davanın reddine, davalı K.A hakkındaki davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
SONUÇ: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle aracı kurum acentasının yalnızca menkul kıymet alım satımına aracılık edebileceğine, davacının acentaya repo işlemi yaptırmasının SPK faaliyeti olmadığının kabulü ile aracı kurumun sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, fazla ödenen peşin harcın istek halinde iadesine, 12.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E.2001/4972
K. 2002/2986
T. 18.4.2002
•ALACAK DAVASI (Menkul Kıymet Alım Satım İşlemlerinden Doğan Alacağın Tahsili İstemi)
•ARACI KURUMUN SORUMLULUĞU (Aracı Kurumun Yetkili Acentesinin Yaptığı İşlemlerden Sorumlu Olması)
•ACENTENİN SORUMLULUĞU (Acente Davalı Vekillerinin Talimatıyla Hareket Etmiş ise de Vekillerinin Acentanın Elamanı Olmayıp Üçüncü Bir Şahıs Olması Durumunda Sorumlu Tutulamayacağı)
•BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ (Vekilin Davalı Kurumun Acentesinin Elamanı Olup Olmadığının Araştırılmasının Bilirkişi İncelemesi Gerektirmemesi)
818/m.386
ÖZET: Aracı kurumun yetkili acentesinin yaptığı işlemlerden sorumlu olacağı kuşkusuzdur. Ne var ki acente; davacı vekillerinin talimatı ile hareket etmiş ise, vekillerinin acentenin elemanı olmayıp üçüncü şahıs konumunda bulunmaları durumunda sorumlu tutulamaz.
DAVA: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Dava konusu Menkul kıymet alım-satım işlemlerinin davalı aracı kurumun acentesi olan davadışı M…. Ltd.Şirketi tarafından gerçekleştirildiği hususunda uyuşmazlık yoktur. Davalı bu işlemlerin davacının vekil olarak atadığı dava dışı Yasemin B. ve Mustafa P.’a verdiği vekaletname çerçevesinde gerçekleştirildiğinden kendisinin sorumlu olmayacağını koşulları mevcutsa ancak vekilin sorumluluğunu gerektireceğini savunmuştur.
Aracı kurumun yetkili acentesinin yaptığı işlemlerden sorumlu olacağı kuşkusuzdur. Ne var ki acente; davacı vekillerinin talimatı ile hareket etmiş ise, vekillerinin acentenin elemanı olmayıp üçüncü şahıs konumunda bulunmaları durumunda sorumlu tutulamaz.
Bu nedenle mahkemece öncelikle vekilin davalı aracı kurumun acentasının elemanı olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Bu hususun araştırılması bilirkişi incelemesini gerektirmediği gözetilmeden mahkemece bilirkişi ücreti yatırılmadığından bahisle davanın reddinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.4.2002 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/10057
K. 2005/12340
T. 9.12.2005
•ALACAK DAVASI (Aracı Kurumun Acentanın İşlemlerinden Sorumlu Olması Nedeniyle)
•ARACI KURUMLAR (Yeterli Denetim Yapmamaları Halinde Aracı Kurumun Acentası Gibi İşlemlerde Bulunan Kişi veya Kurumların Bu İşlemlerinden Dolayı Hukuken Sorumlu Olmaları)
•ACENTANIN İŞLEMLERİNDEN SORUMLULUK (Aracı Kurumların Yeterli Denetim Yapmamaları Halinde Aracı Kurumun Acentası Gibi İşlemlerde Bulunan Kişi veya Kurumların Bu İşlemlerinden Dolayı Hukuken Sorumlu Olmaları)
•BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ (Dava Konusu Alındı Belgesi ve Sözleşmenin Düzenlendiği Tarihin Saptanması Yönünden Adli Tıp İncelemesi Yaptırılmasının Gerekmesi)
•BEKLETİCİ MESELE (Davalı Savunmasında Sözü Edilen Ceza Soruşturmasının Akıbetinin Araştırılmasının Gerekmesi)
1086/m.222,275
ÖZET: SPK aracılık faaliyetleri ve aracı kuruluşlara ilişkin esasları düzenleyen seri V 19 nolu tebliğin 26.mad. uyarınca, aracı kurumların, yeterli denetim yapmamaları halinde aracı kurumun acentası gibi işlemlerde bulunan kişi veya kurumların bu işlemlerinden dolayı hukuken sorumlu oldukları Dairemizin yerleşik içtihatlarıyla da kabul edilmektedir.
DAVA: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen REDDİNE yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av.Hamdi Yasaman ile davalı vek.Av.Ahmet Kurutoğlu vek.Av.Belgin Özersin’in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili, dava dışı O….’nun Yön Menkul Kıymetler Ltd.Şti. isimli acenta kurduğunu açıklayarak çalışmalara başladığını, açılışa davalı aracı kurumun yatırım uzmanı A.T isimli şahsın katılarak borsanın işleyişi hakkında bilgi verdiğini acentanın hergün dört saat boyunca davalı aracı kurum ile telefon bağlantısı kurup İMKB deki seansları dinlettiğini, davalı aracı kurumun uzmanın gelmesi ve davalı ile telefon bağlantısı yapılmasının acentaya güven duyulmasını sağladığını, bu nedenle O….’ya 4.100.000 adet Yapı Kredi Bankası hissesi alımı için 26.1.1996 tarihinde 14.145.000.000.-TL. ödendiğini, O….’nun tüm hisse senetlerini satarak yurt dışına kaçtığını müvekkilinin parasını ve hisse senetlerini alamadığını, izinsiz acenta olarak çalışan Yön Menkul Kıymetler Ltd. Şti.nin faaliyetine bilerek göz yuman davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek 4.100.000 adet Yapı Kredi Bankası hisse senedi ile 26.1.1996 tarihinden dava tarihine kadar yapılan bedelli ve bedelsiz sermaye artırımlarında söz konusu hisse senetlerine terettüp eden bedelli ve bedelsiz hisse senetleri ile birlikte aynen iadesini, kar payına terettüp eden kısmın reeskont faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacının iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, davacının dilekçe ekinde nereden ve ne şekilde geldiği belli olmayan bir parayı, elden ödediğine dair her zaman düzenlenebilecek 26.1.1996 tarihli bir makbuz fotokopisi ibraz ettiğini, 1996 tarihi itibari ile oldukça büyük bir meblağ olan paranın elden adi bir makbuz mukabilinde teslim edilmesinin düşündürücü olduğunu, acenta olarak addedilen şirketin müvekkilinin acentası olmadığı, iddia, edilen paranın kayıtlarında yer almadığını, altı yıl sonra dava açılmasının belgenin sonradan düzenlendiğini ortaya koyduğunu davacının belirttiği 26.1.1996 tarihinde hisse girişi ve hisse alımı yapılmadığını, tam aksine hisse satışı yapıldığını, bunun da davacının iddiasının gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre davalının, O…. ve Yön Menkul Kıymetlerin faaliyetlerini takipte gerekli özeni göstermediği O….’nun davalının acentası gibi işlem yaptığı, davalının bu şahsın acenta gibi hareket ettiğini bilmediğini veya acentası olmadığını savunmasının doğru olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne 4.100.000 adet Yapı Kredi Bankası hisse senedinin aynen davacıya iadesi ile bu hisse senetlerine terettüp eden 23.171.150 adet bedelli ve 362.355.696 adet bedelsiz olmak üzere toplam 389.626.846 adet Yapı Kredi
Bankası hisse senetlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kar payı talebinin REDDİNE karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
SPK aracılık faaliyeteri ve aracı kuruluşlara ilişkin esasları düzenleyen seri V 19 nolu tebliğin 26.mad. uyarınca, aracı kurumların, yeterli denetim yapmamaları halinde aracı kurumun acentası gibi işlemlerde bulunan kişi veya kurumların bu işlemlerinden dolayı hukuken sorumlu oldukları Dairemizin yerleşik içtihatlarıyla da kabul edilmektedir.
Ancak, somut olay bakımından uyuşmazlık, davacı tarafından ibraz edilen ve davanın dayanağı olan 26.1.1996 tarihli “alındı belgesi” başlıklı belge ile 24.1.1996 tarihli “sözleşmedir” başlıklı belgenin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, başka bir ifadeyle hayali bir alacak için sonradan düzenlenip düzenlenmediği noktasında toplanmaktadır.
Davalı vekili savunmalarında; anılan belgelerin her zaman düzenlenebilecek belgelerden olduğunu, son teknolojik gelişmelere göre yazı ve imzayı oluşturan mürekkebin kimyasal analizi ile yaş tayininin yapılabileceğini, davacının da içinde bulunduğu hayali alacaklılar hakkındaki ceza soruşturmasının halen devam ettiğini, 26.1.1996 tarihinde hisse senedi girişi ve alımı olmadığını, davacının iddia ettiği hisse senedi alımının 24.1.1996 tarihinde O…. adına yapıldığı ve 2 gün içinde bedeli ödenmediğinden hisse senetlerinin 13.530.000.000.-TL.’ye satıldığını, davacının iddia ettiği gibi yatırılan para ile kendi adına hisse senedi alınmadığını, ödendiği iddia edilen hisse senedi bedeli ile bu hisse senetlerinin işlem tarihindeki değerinin de örtüşmediğini belirterek bu yönler üzerinde araştırma ve inceleme yapılmasını talep etmiştir.
Dosyaya sunulan 2.12.2005 tarihli Adli Tıp Vakfı Başkanı Prof. Dr. M.Fatih Yavuz tarafından imzalanan görüş yazısında; son yıllarda gelişen teknikler de gözönüne alındığında, yazı ve imzayı oluşturan mürekkebin kimyasal analizi ile yarılanma ömrünün belirlenmesi sonucu yaş tayini, imzanın bulunduğu belgedeki yazı ve imzanın yerleşim ilişkisi ve imzada zamana bağlı olarak meydana gelen değişikliklerin değerlendirilmesi gibi yöntemlerle yazı ve imzada zaman belirlemesinin mümkün olabildiği belirtilmiştir.
Öte yandan, birinci bilirkişi ek raporunda 24.1.1996 tarihinde O…. adına hisse senedi alınıp, bedeli ödenmediğinden 26.1.1996 tarihinde satıldığı ve davalının sorumluluğunun bulunmadığı belirtildiği halde, ikinci bilirkişi raporunda bu alım satım işleminden söz edilmemiş ve sonuç itibariyle davalının sorumlu olduğu yönünde görüş bildirildiğinden bilirkişi raporları arasında çelişki doğmuştur.
Bu durumda mahkemece yukarıda belirtilen yöntemlerden yararlanılarak dava konusu “alındı belgesi” ve “sözleşme”nin düzenlendiği tarihin saptanması yönünden Adli Tıp incelemesi yaptırılması, savunmada sözü edilen ceza soruşturmasının akibetinin araştırılması, bilirkişi raporları arasındaki yukarıda değinilen çelişkinin giderilmesi, paranın ödendiği iddia edilen tarih itibariyle dava konusu hisse senetlerinin toplam bedelinin ödendiği iddia edilen parayla örtüşmemesi nedeninin irdelenmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler üzerinde durulmaksızın eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 450.00.-YTL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 9.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/14084
K. 2006/1290
T. 6.2.2006
•İTİRAZIN İPTALİ DAVASI (Oto Galeriye Satılması için Bırakılan Aracın Çalınması Sebebiyle Aracın Bedelinin Tahsili Amacıyla Yapılan Takibe Vaki İtiraz Nedeniyle)
•ARACI MUHAFAZA YÜKÜMLÜLÜĞÜ (Davalının Oto Galeri İşi Yaptığı Vedia Olarak Kendisine Bırakılan Aracı Emin Bir Yerde Saklamak Yerine İşyeri Önüne Park Etmesi Nedeniyle Bu Yükümlülüğe Uymaması)
•KUSUR SORUMLULUĞU (Aracın Muhafazasını Üzerine Alan Davalı Aracın Çalınması Konusunda Kendisine Hiç Bir Kusur ve İhmal İspat Edilemeyeceğini İspat Etmedikçe Zarardan Sorumlu Olması)
•BORÇLUNUN SORUMLULUĞU (Alacaklı Hakkını Kısmen veya Tamamen İstifa Edemediği Takdirde Borçlu Kendisini Hiç Bir Kusurun İsnat Edilemiyeceğini İspat Etmedikçe Bundan Mütevellit Zararı Tazmine Mecbur Olması)
818/m.96
ÖZET: Davalının oto galeri işi yaptığı, vedia olarak kendisine bırakılan aracı emin bir yerde saklamak yerine, işyeri önüne park ettiği gibi aracın anahtarını da masa çekmecesinde muhafaza ettiği dosya içerisinden anlaşılmaktadır. Davalı işyeri önüne park ettiği aracın anahtarlarını işyerinde bırakmak suretiyle kusurlu davranmıştır. Kendisine tevdi edilen anahtarları ve aracı korumaya yönelik tedbirleri almayan davalı aracın çalınmasından sorumludur.
DAVA: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Davacı, trafik sicilinde dava dışı üçüncü şahıs adına kayıtlı olan aracı oto alım satımı yapan davalıya komisyon karşılığında satması için teslim ettiğini, ancak davalının işyerinde hırsızlık yapıldığını ve bu esnada aracının da çalındığını, aracın bedelini ödemeyen davalının İcra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini istemiştir.
Davalı, kendisine ait işyerinde davacının kendi aracının alıp sattığını, davacıyı tanıdığı için buna izin verdiğini, işyerine giren hırsızın davacıya ait aracın anahtarlarını alarak aracı çaldığını, aracı ve anahtarları davacının işyerine bıraktığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalının dostluğa binaen davacının işyerini kullanmasına izin verdiği arada tellallık ilişkisinin bulunmadığı davacının davalıya komisyon veya ücret ödemediği, hukuken davalının emniyet ve gözetimine bırakılmadığı aracın çalınmasında kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının, trafikte dava dışı şahıs adına kayıtlı olan aracı satmak için davalıya ait işyerini kullandığı, 29.9.2003 tarihinde davacının aracı davalıya ait işyerinin önüne park edip gittiği ve anahtarlarını da davalıya verdiği, davalının bu anahtarları işyerinde bulunan kasaya koyduğu, işyerinin kapanmasından sonra işyerine giren hırsızların kasada bulunan aracın anahtarlarını alarak işyerinin önünde bulunan aracı çaldıkları dosya kapsamından anlaşıldığı gibi, bu husus taraflarında kabulündedir. Davalı taraf, aracın kendi işyerinin önüne park edilmesine izin vermek ve bu araca ait anahtarları almak suretiyle aracın muhafaza yükümlülüğünü de üzerine almış bulunmaktadır. Aracın muhafazasını üzerine alan davalı BK. 96 maddesi gereğince aracın çalınması konusunda kendisine hiç bir kusur ve ihmal ispat edilemeyeceğini ispat etmedikçe zarardan sorumlu olur. Davacının bu iş için davalıya komisyon veya ücret verip vermemesi de davalının bu muhafaza yükümlülüğünü kaldırmaz. Somut olayda davalının oto galeri işi yaptığı, vedia olarak kendisine bırakılan aracı emin bir yerde saklamak yerine, işyeri önüne park ettiği gibi aracın anahtarını da masa çekmesinde muhafaza ettiği dosya içerisinden anlaşılmaktadır. Davalı işyeri önüne park ettiği aracın anahtarlarını işyerinde bırakmak suretiyle kusurlu davranmıştır. Kendisine tevdi edilen anahtarları ve aracı korumaya yönelik tedbirleri almayan davalı aracın çalınmasından sorumludur. Mahkemece değinilen bu yönler gözardı edilerek, yazılı şeklide davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 06.02.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.